Magazin haberleri basit bir dedikodu değildir; birer düşünme ve değerlendirme konusu olabilirler ve olmalıdırlar. Bianca Balti, güzelliği ve mesleğiyle tanınan kırk yaşında bir model. Onun hikayesi, genetik test sonucunun pozitif çıkmasının ardından gönüllü olarak önleyici çift taraflı mastektomi (memelerin alınması) yaptıran genç bir kadının hikayesi. Ne yazık ki, modele şimdi üçüncü evre yumurtalık kanseri teşhisi konuldu.
BAŞLICA RİSK FAKTÖRLERİ
Söz konusu mutasyon, BRCA2 ile birlikte günümüzde bazı kanser türlerine, özellikle de yumurtalık ve meme kanserine yatkınlık için bilinen en yaygın risk faktörünü oluşturan BRCA1 genini ilgilendirir.
Milano’daki Avrupa Onkoloji Enstitüsü Jinekolojik Onkoloji Programı Direktörü ve Milano-Bicocca Üniversitesi’nde Jinekoloji ve Kadın Hastalıkları Doğum Profesörü Nicoletta Colombo, durumu şöyle açıklıyor: «Yumurtalık kanseri nispeten nadir görülen bir tümördür. Ancak, ölüm oranı yüksek bir kanserdir ve ağırlıklı olarak 65 yaş civarındaki kadınları etkiler. Görülme sıklığı, özellikle yaşam beklentisindeki artış nedeniyle Batı ülkelerinde hafifçe artmaktadır. İtalya’da yumurtalık kanseri teşhisi konan kadınların sayısı yaklaşık 6.000’dir. 2022’de (mevcut en son veriler) yaklaşık 6.000 yeni tanı ve 3.600 ölüm vakası tahmin edilmiştir. Pratikte, her 82 kadından biri yaşamı boyunca yumurtalık kanserine yakalanma riski taşımaktadır».
Ancak ileri yaşın yanı sıra, genetik mutasyonlar yoluyla kendini gösteren aile öyküsünün varlığı gibi daha da belirleyici bir risk faktörü vardır. Colombo sözlerine şöyle devam ediyor: «Yumurtalık kanseri, hastaların %15-20’sinde kalıtsaldır ve BRCA1 ile BRCA2 genlerindeki mutasyonlar en sık görülenlerdir (vakaların %70-90’ı). Özellikle BRCA1 mutasyonu, yaklaşık %50’ye varabilen bir yatkınlığa neden olurken, BRCA2 mutasyonu ise riski, mutasyonu olmayan kadınlara kıyasla %20-25 oranında artırır. Meme kanseri söz konusu olduğunda ise risk her iki mutasyon için de benzerdir».
GENETİK TEST KİMLERE GEREKLİDİR?
Bu nedenle, kişinin kendi yatkınlığını bilmesi önemlidir çünkü bu, riskleri sınırlamak ve zamanında müdahale etmek için büyük bir fırsat sunar. Ancak Nicoletta Colombo şunu hatırlatıyor: «Bu, kesinlikle tüm kadınların ayrım gözetmeksizin genetik test yaptırması gerektiği anlamına gelmez. Öncelikle, bu kararın bir genetik uzmanı ve jinekolog-onkolog ile tartışılarak analiz edilmesi gereken bir karar olduğunu vurgulamak gerekir. Test şu kişiler için düşünülmelidir:
- En az iki (veya daha fazla) birinci derece akrabasına (anne veya kız kardeş) yumurtalık veya meme kanseri teşhisi konmuş, özellikle de bu teşhis genç yaşta, yani kırk yaş altında konulmuşsa, sağlıklı kadınlar.
- Yumurtalık kanseri teşhisi konmuş kadınlar: İtalya’da yıllardır, yumurtalık kanseri olan tüm kadınlara bu testin yapılması ve mutasyon varlığı durumunda tüm ailesine de testin önerilmesi kararlaştırılmıştır».
BRCA TESTİ NE İŞE YARAR?
Amacı iki yönlüdür: «Hasta için genetik mutasyonu bilmek, en etkili tedavileri daha iyi belirlemeye yardımcı olurken, kızları için de önleyici bir rol oynar. Genç bir kızın genetik test sonucunun pozitif olduğunu bilmesi hayatını kurtarabilir, çünkü bu kanser neredeyse hiç belirti vermez ve bu nedenle genellikle tesadüfen ve ileri bir evrede keşfedilir. Ayrıca, genç kadınların anne olma arzusunu planlama veya yumurta dondurma (kriyoprezervasyon) gibi hayatî seçimler yapmalarına olanak tanır».
ÖNLEM NASIL ALINIR?
Profesör Colombo, kanserli bir annenin kızlarının, genetik uzmanı ve jinekolog-onkolog ile görüştükten sonra, yirmili yaşlardan itibaren bir test (BRCA mutasyonlarını aramak için kan tahlili) yaptırabileceklerini açıklıyor. Peki ya sonuç pozitif çıkarsa? «Pozitif sonuç karşısında düzenli kontroller yapılır. Bunlar genellikle her altı ayda bir transvajinal ultrason, CA125 belirtecini aramak için kan tahlili, çift taraflı meme ultrasonu ve gerekirse manyetik rezonanstır (MR). Hangi yolun izleneceğini belirleyecek olan uzman doktordur ve bu yol, yumurtalık kanseri riskini azaltmada faydalı olan doğum kontrol hapı kullanımını da içerebilir».
KORUYUCU CERRAHİNİN ROLÜ
Nicoletta Colombo devam ediyor: «Esaslı önlem, aslında yumurtalıkların ve aynı zamanda fallop tüplerinin alınması ameliyatı yoluyla sağlanır, çünkü yumurtalık kanseri genellikle fallop tüplerinden kaynaklanır. Operasyonun kendisi oldukça basit, minimal invazivdir ve laparoskopi ile gerçekleştirilir. Ancak en hassas kısmı, yol açtığı sonuçtur: erken menopoz. Yine de, genel olarak menopoz semptomlarını ve özellikle erken yaşta tetiklendiğinde bu semptomları kontrol altında tutmak için faydalı olan hormon replasman tedavisi reçete etme imkanı vardır. Elbette bu durumda da tüm artıları ve eksileri dikkatlice değerlendirmek gerekir, her ne kadar hormon replasman tedavisi hem kamuoyunda hem de bilim camiasında belki de gereğinden fazla uzun bir süre kötülenmiş olsa da».
YUMURTALIKLAR NE ZAMAN ALINMALI?
Koruyucu amaçlı yumurtalık alınması için uygunluk ve zamanlama, elbette doktorlarla birlikte vaka bazında tartışılır. Genel olarak Nicoletta Colombo şunları hatırlatıyor: «Ameliyat, BRCA1 pozitifliği için 35-40 yaşlarından itibaren, BRCA2 için ise 45 yaş civarında önerilir. Çünkü genellikle BRCA1, diğer genin mutasyonuna kıyasla daha genç yaşta görülen kanserlerden sorumludur. Ameliyat sırasında, nadir de olsa (%2-4 oranında), ultrasonda henüz görülemeyen küçücük yumurtalık tümörlerine rastlamak mümkündür. Bu kanserin ne kadar agresif olabileceğini düşündüğümüzde, bu durum bize ne kadar sinsi olabileceği hakkında bir fikir verir. Bununla birlikte, riski bilmenin bir fırsat olduğunu ve pozitif bir testin kesinlikle hastalık anlamına gelmediğini vurgulamak önemlidir. BRCA mutasyonuna sahip bir kadın hasta değildir; sadece yönetilebilecek bir yatkınlığın farkında olan biridir.
Bu yazı kaynağına buradan erişebilirsiniz.
Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.