Kanser Nedir

Mesane Kanseri Nedir, Belirtileri Nelerdir? 

Mesane kanseri, mesanenin iç yüzeyini oluşturan hücrelerde başlayan bir kanser türüdür. En yaygın olarak, idrarın depolandığı mesane duvarının iç tabakasında başlar. Erkeklerde daha yaygın görülmekle birlikte kadınları da etkileyebilir. Mesane kanseri belirtileri erken evrede tespit edilirse tedavide başarı oranı daha yüksektir.

Mesane Kanserinin Belirtileri Nelerdir? 

Mesane kanseri erken evrelerde belirtiler gösterebilir ve bu belirtiler çoğunlukla idrar yolu ile ilişkili olarak kendini gösterir. Bu nedenle, idrar yolu enfeksiyonu gibi başka hastalıklarla karıştırılabilir. Mesane kanserinin en yaygın belirtilerinden bazıları şunlardır:

  • İdrarda Kan Görülmesi (Hematüri): Mesane kanserinin en yaygın belirtisi idrarda kan görülmesidir. Bu durum tıbbi terimle “hematüri” olarak adlandırılır. İdrardaki kan, idrarın renginin parlak kırmızı veya koyu kahverengi (kola rengi) olmasına yol açabilir. Ancak bazı durumlarda, idrar normal görünür ve kan yalnızca bir laboratuvar testi sonucunda tespit edilir. İdrardaki kan zaman zaman ortaya çıkıp kaybolabilir, bu nedenle dikkatle takip edilmelidir.
  • Sık İdrara Çıkma İhtiyacı: Mesane kanseri olan kişilerde sık sık idrara çıkma ihtiyacı görülür. Kişi gece ya da gündüz sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyabilir. Bu durum, mesanenin etkilenmesi ve kanserin mesane duvarını irrite etmesinden kaynaklanır.
  • Ağrılı İdrara Çıkma (Dizüri): İdrar yaparken yanma hissi ya da ağrı mesane kanserinin diğer yaygın bir belirtisidir. Bu durum, idrar yolunun iltihaplanması ya da tümörün idrar akışını etkileyip mesaneyi tahriş etmesinden kaynaklanabilir. Ağrı hissi hafif veya şiddetli olabilir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.
  • Sırt Ağrısı ve Pelvik Ağrı: Özellikle alt sırt bölgesinde veya pelvik bölgede ağrı hissedilebilir. Bu ağrı genellikle sürekli bir ağrı şeklinde olabilir ve bazen yayılabilir. Bu tür ağrılar, mesane kanserinin ilerlemesi ve çevre dokulara yayılması ile ilişkilendirilebilir.
  • İdrar Yapamama veya İdrar Akışında Zorluk: Mesane kanseri ilerledikçe idrar yapma sürecinde zorluk yaşanabilir. İdrar akışı zayıflayabilir, kesik kesik olabilir ya da tamamen engellenebilir. Bu durum, tümörün mesaneyi veya idrar yolunu tıkamasından kaynaklanabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
  • Genel Yorgunluk ve Halsizlik: Bazı hastalarda genel bir yorgunluk, halsizlik ya da kendini hasta hissetme durumu olabilir. Bu belirtiler, kanserin ilerlemesi ile birlikte vücudun genel sağlığını etkileyebilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir.
  • İştah Kaybı ve Kilo Kaybı: Mesane kanserinin daha ileri evrelerinde iştah kaybı ve beklenmeyen kilo kaybı yaşanabilir. Bu, kanserin vücutta sistemik bir etki yaratmasından ve vücudun enerji kullanımını değiştirmesinden kaynaklanabilir.
Mesane Kanserinin Sebepleri Nelerdir? 

Mesane kanserinin kesin bir nedeni olmamakla birlikte, bazı risk faktörleri hastalığın gelişimine katkıda bulunabilir. Bunlar arasında:

  • Sigara kullanımı: Mesane kanseri gelişiminde en önemli risk faktörüdür.
  • Kimyasal madde maruziyeti: Boya, lastik, deri ve tekstil endüstrilerinde çalışanların belirli kimyasallara maruz kalması riski artırır.
  • Kronik mesane enfeksiyonları: Uzun süreli mesane enfeksiyonları, özellikle kateter kullanımında, kanser gelişim riskini artırabilir.
  • Radyasyona maruz kalma: Pelvik bölgeye radyasyon tedavisi almış olmak mesane kanseri riskini artırabilir.
Mesane Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?

Mesane kanserinin tedavisi, kanserin evresi, tipi, hastanın genel sağlık durumu ve kişisel tercihleri gibi faktörlere bağlı olarak planlanır. Erken evrede teşhis edilen mesane kanseri, genellikle daha kolay tedavi edilebilir ve tam iyileşme şansı daha yüksektir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

  1. Cerrahi Müdahale

Mesane kanseri tedavisinde en yaygın yöntemlerden biri cerrahi müdahaledir. Cerrahi tedavi, tümörün boyutuna, yerleşimine ve yayılımına göre farklı şekillerde uygulanabilir:

Transüretral Rezeksiyon (TURBT): Erken evre mesane kanserinde sıkça kullanılan bu işlemde, sistoskop adı verilen bir alet ile idrar yolundan mesaneye girilerek kanserli dokular çıkarılır. Bu işlem sırasında lazer veya elektrik akımı ile tümörün yakılması da sağlanabilir.

Sistektomi (Mesanenin Alınması): Eğer kanser mesane duvarının derinlerine ilerlemişse, mesanenin bir kısmı (parsiyel sistektomi) veya tamamı (radikal sistektomi) cerrahi olarak çıkarılabilir. Radikal sistektomi durumunda, hastanın idrarı biriktirmek için yeni bir mesane (yeni mesane veya idrar yolu diversiyonu) oluşturulabilir.

  1. Kemoterapi

Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini durdurmak için ilaçların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Mesane kanseri için kemoterapi genellikle şu durumlarda uygulanır:

Cerrahi öncesi veya sonrası (Adjuvan veya Neoadjuvan Kemoterapi): Cerrahi öncesi kemoterapi, tümörün boyutunu küçültmeye yardımcı olabilir. Cerrahi sonrası kemoterapi ise geride kalan kanser hücrelerini yok etmek için uygulanır.

İntravezikal Kemoterapi: Kemoterapi ilaçlarının doğrudan mesanenin içine verilmesi yöntemidir. Erken evre mesane kanserinde kullanılan bu yöntem, yan etkileri en aza indirerek tümör hücrelerini yok etmeye yardımcı olur.

  1. İmmünoterapi

İmmünoterapi, vücudun bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı güçlendiren bir tedavi yöntemidir. Mesane kanseri tedavisinde sıkça kullanılan immünoterapi ilaçlarından biri BCG (Bacillus Calmette-Guérin) aşısıdır. Bu tedavi, mesanenin içine doğrudan verilerek bağışıklık hücrelerini kanserle savaşmaya teşvik eder. Özellikle yüzeysel mesane kanserinde etkili bir tedavi yöntemidir.

  1. Radyoterapi

Radyoterapi, yüksek enerjili ışınların kanser hücrelerini hedef alarak yok edilmesi yöntemidir. Radyoterapi genellikle cerrahi yapılamayan durumlarda veya hastanın genel sağlık durumu cerrahi müdahaleye izin vermiyorsa uygulanır. Bu tedavi yöntemi kemoterapi ile birlikte de kullanılabilir.

  1. Hedefe Yönelik Tedaviler

Son yıllarda mesane kanseri tedavisinde kullanılan yeni bir yöntem de hedefe yönelik tedavilerdir. Bu tedaviler, yalnızca kanser hücrelerindeki spesifik genetik değişiklikleri hedef alarak çalışır. Bu sayede, sağlıklı hücrelere zarar vermeden kanser hücrelerini yok etmeyi amaçlar.

  1. İzleme ve Destekleyici Tedaviler

Tedavi sonrası süreçte hastalar, hastalığın tekrarlayıp tekrarlamadığını kontrol etmek amacıyla düzenli olarak takip edilir. Takip sürecinde sistoskopi, idrar testleri ve görüntüleme testleri gibi tanı yöntemleri kullanılabilir. Ayrıca, mesane kanserinin yol açtığı belirtileri hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak için destekleyici tedaviler de uygulanabilir.

Mesane Kanseri Teşhisi Nasıl Konur?

Mesane kanseri tanısı koymak için çeşitli yöntemler kullanılır:

  • İdrar testleri: İdrarda kan ve anormal hücrelerin tespiti.
  • Sistoskopi: Mesane içinin bir kamera yardımıyla incelenmesi.
  • Görüntüleme testleri: Ultrason, BT veya MR taramaları ile tümörün yeri ve büyüklüğünün değerlendirilmesi.
  • Biyopsi: Mesane dokusundan alınan örneğin mikroskop altında incelenmesi.
Mesane Kanserinin Evreleri Nelerdir? 
Mesane kanserinin evreleri, tümörün mesanede ne kadar yayıldığını ve vücudun diğer bölgelerini etkileyip etkilemediğini belirlemek için kullanılır. Kanserin evresi, tedavi planının oluşturulmasında da önemli bir rol oynar. Mesane kanserinin evreleri şu şekildedir:
  • Evre 1: Bu evrede tümör, mesanenin yüzeyini kaplayan hücrelerin altındaki bağ dokusuna kadar ilerlemiştir. Ancak, bu aşamada kanser henüz kas tabakasına ulaşmamıştır. Tedaviye erken cevap verebilecek bir evre olarak kabul edilir.
  • Evre 2: Bu evrede tümör, mesane duvarının kas tabakasına kadar yayılmıştır. Kanserin kas dokusuna ulaşması, tedavi seçeneklerini ve hastalığın gidişatını etkileyebilir. Bu evrede cerrahi ve kemoterapi gibi tedavi yaklaşımları daha sık gündeme gelir.
  • Evre 3: Tümör, mesane duvarını aşarak mesaneyi çevreleyen yağ tabakasına kadar ilerlemiştir. Bu aşamada kanser, mesane dışına yayılarak çevredeki dokulara da zarar verebilir. Bu evrede tedavi, kanserin daha geniş bir alana yayılmış olması nedeniyle daha kapsamlı bir yaklaşımla planlanır.
  • Evre 4: Kanser en ileri evrede olup mesane çevresindeki diğer organlara yayılmıştır. Erkeklerde prostat, kadınlarda rahim ve vajina gibi organlar bu yayılımın görüldüğü yerler olabilir. Aynı zamanda pelvik duvar ve karın boşluğuna da yayılabilir. T4 evresi, tedavisi daha zor olan ve genellikle diğer organları da etkileyen bir yayılımı ifade eder. Bu evrede multidisipliner bir yaklaşım gereklidir ve cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi birçok tedavi yöntemi birlikte kullanılabilir.

Bu evrelerin anlaşılması, mesane kanserinin yayılımını ve hastanın tedavi sürecinin planlanmasını anlamada kritik önem taşır. Erken evrelerde (T1, T2) tespit edilen mesane kanseri, tedaviye daha hızlı ve olumlu yanıt verebilirken, daha ileri evrelerde (T3, T4) hastalığın tedavi edilmesi daha karmaşık hale gelir. Bu nedenle, belirtiler fark edildiğinde erken tanı ve tedavi için uzman bir doktora başvurulması çok önemlidir.

Mesane Kanseri Nasıl Önlenir? 

Mesane kanseri riskini azaltmak için:

  • Sigara bırakma: Sigara içmemek veya mevcut sigara alışkanlığından kurtulmak en önemli önleyici adımdır.
  • Kimyasal maruziyetlerden korunma: Özellikle kimyasallarla çalışırken koruyucu giysi ve ekipman kullanmak.
  • Bol su tüketimi: Düzenli su tüketimi mesanenin sağlığını korumaya yardımcı olabilir.
  • Sağlıklı beslenme: Antioksidanlar ve lif bakımından zengin bir diyetle beslenmek kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

 

Bu yazı Grup Florence Nightingale Hastaneleri tarafından hazırlanmıştır.

Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

Rahim (Uterus) Kanseri Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Rahim (uterus) kanseri, rahmin iç yüzeyini kaplayan hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Genellikle menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülür. En yaygın türü, rahim iç tabakasını kaplayan hücrelerden kaynaklanan endometriyal kanserdir. Rahim kanseri erken tespit edilirse tedavisi daha başarılı olabilir. Bu nedenle belirtilerin farkında olmak oldukça önemlidir.

Rahim Kanseri Belirtileri Nelerdir? 

Rahim kanseri belirtileri, özellikle menopoz sonrası kadınlarda dikkatle takip edilmesi gereken sinyallerdir. En yaygın belirti, menopoz sonrası dönemde görülen anormal vajinal kanamadır. Ancak rahim kanseri yalnızca menopoz sonrası dönemde değil, adet gören kadınlarda da bazı belirtilerle kendini gösterebilir. İşte rahim kanserinin belirtileri:

Yaygın Belirtiler

  • Menopoz Sonrası Kanama: Menopoz dönemine girmiş bir kadında herhangi bir vajinal kanama, rahim kanserinin en önemli ve dikkat çekici belirtilerindendir. Bu durum, menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda acil olarak değerlendirilmesi gereken bir işaret olabilir.
  • Ağır Regl Dönemleri veya Adet Düzeninde Değişiklik: Menopoz öncesindeki kadınlarda, normalden daha ağır adet kanamaları, adet süresinde uzamalar ya da beklenmedik döngü değişiklikleri rahim kanserinin habercisi olabilir.
  • Adet Dönemleri Arasında Vajinal Kanama: Adet döngüsü dışında, iki regl dönemi arasında ortaya çıkan vajinal kanamalar da rahim kanserinin belirtileri arasında yer alır. Bu kanamalar genellikle normal adet dönemlerinden farklı olarak yoğun ve uzun süreli olabilir.
  • Kesintisiz Devam Eden Regl Dönemleri: Adet kanamalarının normalden daha uzun sürmesi ve neredeyse hiç ara vermeden devam etmesi de rahim kanseri belirtisi olabilir.

Daha Az Yaygın Belirtiler

  • Sulu Vajinal Akıntı: Kimi zaman hoş olmayan bir koku eşlik edebilir. Rahim kanseri olan kadınlarda, renksiz veya kanlı akıntılar ortaya çıkabilir. Bu akıntılar, normal vajinal akıntıdan farklı olarak yoğun ve bazen kokulu olabilir.
  • Açıklanamayan Kilo Kaybı: Herhangi bir diyet veya egzersiz yapmadan hızla kilo kaybetmek, vücutta bir problem olduğunu işaret edebilir. Rahim kanseri, metabolizmayı etkileyerek açıklanamayan kilo kaybına neden olabilir.
  • İdrar Yaparken Zorlanma veya Bağırsak Alışkanlıklarında Değişiklik: Rahim kanseri ilerlediğinde, karın bölgesindeki organlara baskı yapabilir. Bu nedenle, sık idrara çıkma, idrar yaparken ağrı veya bağırsak alışkanlıklarında (örneğin, kabızlık veya ishal) ani değişiklikler yaşanabilir.
  • Karın Ağrısı: Alt karın bölgesinde ya da pelviste sürekli ya da zaman zaman ortaya çıkan ağrılar, rahim kanserinin ileri evrelerinde görülmektedir.

Bu belirtilerin her biri farklı nedenlerle ortaya çıkabilir; ancak yukarıda belirtilen semptomlardan herhangi biri mevcutsa, özellikle de uzun süreli ve açıklanamayan bir şekilde devam ediyorsa, vakit kaybetmeden bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurulmalıdır. Rahim kanserinin erken teşhisi, tedavi sürecinin başarısı açısından oldukça kritiktir.

Rahim Kanserinin Sebepleri Nelerdir? 

Rahim kanserinin kesin nedeni tam olarak bilinmese de, bazı faktörler bu hastalığın gelişme riskini artırabilir. İşte rahim kanseri riskini yükselten faktörler:

  • Menopoz Sonrası Dönem: Menopoza girmiş ya da 55 yaşından sonra menopoz dönemine ulaşmış kadınlarda rahim kanseri riski daha yüksektir.
  • Kalınlaşmış Endometriyum (Endometriyal Hiperplazi): Rahim iç tabakasının (endometriyum) kalınlaşması, rahim kanserine yakalanma riskini artırabilir.
  • Hiç Doğum Yapmamış Olmak: Doğum yapmamış kadınlarda rahim kanseri riski, doğum yapmış kadınlara göre daha fazladır.
  • Erken Yaşta Adet Görmeye Başlamak: 12 yaşından önce adet görmeye başlamış olmak, rahim kanseri riskini artıran etmenlerden biridir.
  • Yüksek Tansiyon veya Diyabet: Kronik hastalıklar, özellikle yüksek tansiyon ve diyabet, rahim kanseri riskinin artmasında rol oynayabilir.
  • Aşırı Kilo veya Obezite: Fazla kilo, vücutta östrojen seviyesinin artmasına neden olabilir, bu da rahim kanseri riskini yükseltir.
  • Ailede Kanser Öyküsü: Ailede rahim, yumurtalık ya da bağırsak kanseri öyküsü bulunan kişilerde rahim kanseri görülme olasılığı daha yüksektir.
  • Genetik Durumlar: Cowden sendromu veya Lynch sendromu gibi bazı genetik rahatsızlıklar, rahim kanseri riskini artırabilir.
  • Önceki Yumurtalık Tümörleri veya Polikistik Over Sendromu: Yumurtalık tümörleri ya da polikistik over sendromu (PCOS) varlığı, rahim kanseri riskinin artmasına yol açabilir.
  • Hormon Tedavisi: Özellikle sadece östrojen içeren hormon replasman tedavisi veya doğurganlık tedavisi almak, rahim kanseri riskini yükseltebilir.
  • Pelvik Bölgeye Radyasyon Tedavisi: Daha önce pelvik bölgeye yapılan radyasyon tedavisi, rahim kanseri gelişme riskini artırabilir.
  • Tamoksifen Kullanımı: Meme kanseri tedavisinde kullanılan tamoksifen, rahim kanseri riskini artırabilir. Ancak, bu ilacın faydaları genellikle risklerinden daha ağır basar. Yine de bu konuda endişeleriniz varsa doktorunuzla görüşmeniz önemlidir.

Bu faktörler rahim kanserine yakalanma riskini artırabilir, ancak bu faktörlere sahip olmak mutlaka rahim kanserine yakalanılacağı anlamına gelmez. Risk faktörlerine sahip olan kişilerin düzenli olarak kontrollerini yaptırmaları, erken teşhis ve tedavi açısından kritik öneme sahiptir.

Rahim Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır? 

Rahim kanserinin tedavisi, kanserin evresi, hastanın genel sağlık durumu ve diğer faktörlere bağlı olarak değişir. Yaygın tedavi yöntemleri şunlardır:

  • Cerrahi: Kanser erken evredeyse, rahmin alınması (histerektomi) genellikle ilk tercih edilen tedavi yöntemidir. Bu işlem sırasında yumurtalıklar ve fallop tüpleri de alınabilir.
  • Radyoterapi: Cerrahi müdahale sonrasında kanser hücrelerinin tamamen yok edilmesi için radyoterapi uygulanabilir.
  • Kemoterapi: Kanser ileri evredeyse veya diğer organlara yayılmışsa, kemoterapi kanser hücrelerini küçültmek ve yayılmasını durdurmak için kullanılır.
  • Hormon Tedavisi: Özellikle östrojen seviyelerinin kanserin büyümesine neden olduğu durumlarda hormon tedavisi uygulanabilir.

Tedavi planı, hastanın durumuna özel olarak belirlenir ve çoğu zaman birden fazla tedavi yöntemi bir arada kullanılır.

Rahim Kanseri Teşhisi Nasıl Konur? 

Rahim kanseri teşhisi için yapılan ilk adım, hastanın belirtilerinin ve tıbbi geçmişinin değerlendirilmesidir. Doktor, fiziksel muayenenin ardından bazı tanı testlerini önerebilir:

  • Pelvik Muayene: Vajina ve rahmin fiziksel muayenesi, kanserin belirtilerinin tespiti için ilk adımdır.
  • Ultrason: Rahmin iç tabakasını incelemek için transvajinal ultrason yapılabilir.
  • Biyopsi: Rahim iç tabakasından doku örneği alınarak mikroskop altında incelenir. Bu, kanserin var olup olmadığını doğrulamanın en güvenilir yoludur.
  • Kan Testleri: Kanser hücrelerinin varlığını ve genel sağlık durumunu değerlendirmek için kan testleri yapılabilir.

Teşhis koyulduktan sonra, kanserin evresini ve yayılma durumunu belirlemek için ek testler yapılabilir.

Rahim Kanserinin Evreleri Nelerdir? 

Rahim kanseri, yayılma derecesine göre evrelere ayrılır:

  • Evre 1: Kanser, yalnızca rahmin iç tabakasında bulunur.
  • Evre 2: Kanser, rahim ve serviks (rahim ağzı) bölgesine yayılmıştır.
  • Evre 3: Kanser, pelvisteki dokulara veya lenf düğümlerine yayılmıştır.
  • Evre 4: Kanser, mesane, bağırsak veya vücudun diğer uzak organlarına yayılmıştır.

Evreleme, hastalığın ciddiyetini ve tedavi yöntemini belirlemede önemli bir rol oynar.

Rahim Kanseri Nasıl Önlenir? 

Rahim kanserini tamamen önlemek mümkün olmasa da, bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli kontroller riski azaltabilir:

  • Düzenli Tarama: Özellikle menopoz sonrası kadınlar, anormal kanama durumunda doktora başvurmalı ve düzenli jinekolojik kontrollerini aksatmamalıdır.
  • Sağlıklı Kilo: Fazla kilolar, rahim kanseri riskini artırır. Sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz ile ideal kiloyu korumak önemlidir.
  • Hormon Tedavisi: Menopoz sonrası hormon tedavisi kullanılıyorsa, bu tedavinin doktor kontrolünde ve belirli bir süre boyunca yapılması önerilir.
  • Sigara ve Alkol: Sigara ve aşırı alkol tüketimi, kanser riskini artırabilir. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları, riskin azalmasına yardımcı olabilir.

Bu önlemler, rahim kanseri riskini azaltmada yardımcı olsa da, herhangi bir belirti fark edildiğinde doktora başvurmak hayati önem taşır.

Bu yazı Grup Florence Nightingale Hastaneleri tarafından hazırlanmıştır.

Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanseri Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Üst Yutak (Nazofarenks) kanseri, üst yutak olarak da bilinen nazofarenks bölgesinde ortaya çıkan bir kanser türüdür. Bu bölge, burun boşluğunun arka kısmı ile boğazın üst kısmını birbirine bağlar. Genellikle yavaş gelişen bu kanser, erken evrelerde belirti vermeyebilir. En sık görülen belirtiler arasında boyunda şişlik, burun tıkanıklığı, burun kanamaları ve işitme kaybı bulunur. Kanser ilerledikçe, baş ve boyun ağrıları da ortaya çıkabilir.

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanseri Belirtileri Nelerdir? 

Nazofarenks kanseri belirtileri genellikle erken aşamalarda fark edilmeyebilir, ancak hastalık ilerledikçe boyundaki lenf düğümlerine yayılma en yaygın belirtidir. Boyunda, genellikle ağrısız, büyüyen bir şişlik ilk fark edilen işarettir. Ancak, bu kanser tipi diğer önemli belirtilerle de kendini gösterebilir:

  • Kulak Belirtileri: Eustachi borusunun tıkanması sonucu, özellikle bir kulakta dolgunluk hissi, kulak ağrısı ve işitme kaybı meydana gelebilir. Bu durum, nazofarenks bölgesinde tümörün varlığı nedeniyle borunun bloke olmasıyla ilişkilidir. Orta kulakta sıvı birikmesi de işitme problemlerine yol açabilir.
  • Burun ve Boğaz Belirtileri: Nazofarenks kanserinin sık görülen bir belirtisi de burun tıkanıklığıdır. Özellikle tek taraflı tıkanıklık ve buna eşlik eden burun kanamaları, hastalığın ilerlediğini gösterebilir. Burundan iltihaplı ve kanlı akıntılar da görülebilir. Ayrıca boğazda sürekli bir rahatsızlık hissi veya yutma güçlüğü yaşanabilir.
  • Yüz ve Göz Belirtileri: Kanser, sinirleri etkilediğinde yüzde şişlik ve hatta yüzün veya gözün bir kısmında felç gelişebilir. Bu felç, tümörün sinirler üzerinde baskı yapmasıyla meydana gelir ve yüz hareketlerinde kısıtlamaya neden olabilir. Gözde bulanık görme veya göz kapağında düşme de ortaya çıkabilir.
  • Diğer Belirtiler: Baş ağrısı, boğazda ve boyunda ağrı, ağız kuruluğu, yutma zorluğu gibi belirtiler de nazofarenks kanserinin ilerlemiş aşamalarında görülebilir. Kanserin çevre dokulara ve sinirlere yayılmasıyla bu belirtiler şiddetlenebilir.

Nazofarenks kanseri, özellikle boyundaki lenf düğümlerine yayılma ile erken aşamada fark edilebilir. Ancak, burun, kulak ve yüz ile ilgili diğer belirtiler de göz ardı edilmemelidir. Erken tanı, bu belirtilerin fark edilmesiyle mümkün olabilir, bu nedenle bu semptomlar görüldüğünde bir uzmana başvurmak önemlidir.

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanserinin Sebepleri Nelerdir? 

Nazofarenks kanserinin sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı faktörlerin bu kanserin gelişiminde önemli rol oynadığı bilinmektedir. İşte başlıca sebepler:

  • Epstein-Barr Virüsü (EBV): Bu virüs, enfeksiyöz mononükleoz (öpücük hastalığı) olarak bilinen hastalığa sebep olur ve aynı zamanda nazofarenks kanseri gelişiminde önemli bir rol oynar. EBV, vücutta uzun süre kalarak hücrelerde genetik değişikliklere yol açabilir ve bu da kanser riskini artırabilir.
  • Genetik Yatkınlık: Ailede nazofarenks kanseri öyküsü bulunan bireylerde bu kansere yakalanma riski daha yüksektir. Bu durum, kalıtsal bir yatkınlık olabileceğini ve genetik faktörlerin önemli bir rol oynadığını gösterir.
  • Beslenme Alışkanlıkları: Tuzla kürlenmiş balık ve nitritlerle korunmuş yiyeceklerin fazla tüketimi, nazofarenks kanseri gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Özellikle çocukluk ve genç yetişkinlik döneminde bu tür yiyecekleri sık tüketen bireylerde risk daha yüksektir. Nitritler, gıdalarda koruyucu olarak kullanılan kimyasallardır ve bu maddeler vücutta kanserojen bileşiklere dönüşebilir.
  • Sigara ve Alkol Kullanımı: Diğer baş-boyun kanserlerinde olduğu gibi, sigara ve alkol kullanımı da nazofarenks kanseri riskini artıran faktörler arasında yer alır.

Nazofarenks kanserinin gelişimi, bu faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Hem genetik hem de çevresel faktörler bu hastalığın oluşumunda rol oynamaktadır. Risk faktörlerini azaltmak, özellikle beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınmak, kanser gelişme olasılığını düşürebilir.

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?

Nazofarenks kanseri tedavisi, kanserin evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Ana tedavi yöntemleri şunlardır:

  • Radyoterapi: Genellikle ilk tedavi seçeneğidir ve tümör hücrelerini yok etmeyi amaçlar.
  • Kemoterapi: İlerlemiş vakalarda radyoterapi ile birlikte veya tek başına kullanılabilir.
  • Cerrahi müdahale: Nazofarenks kanserinde cerrahi genellikle ilk tercih olmasa da bazı vakalarda tümörün çıkarılması için kullanılabilir. Tedavi süreci hastaya özel planlanır ve doktor tarafından takip edilir.

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanseri Teşhisi Nasıl Konur?

Nazofarenks kanseri teşhisinde kullanılan yöntemler arasında fiziki muayene ve bazı görüntüleme testleri yer alır. Doktor, şişmiş lenf düğümlerini tespit etmek için boyun bölgesini kontrol eder. Teşhisi doğrulamak için burun ve boğazın endoskopik muayenesi yapılır. Görüntüleme testleri arasında MRI, CT taramaları ve PET taramaları bulunur. Kesin tanı biyopsi ile alınan doku örneğinin incelenmesiyle konur.

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanserinin Evreleri Nelerdir?

Nazofarenks kanseri, yayılma ve büyüme durumuna göre evrelere ayrılır:

  • Evre 1: Tümör sadece nazofarenks ile sınırlıdır ve başka bölgelere yayılmamıştır.
  • Evre 2: Tümör nazofarenks dışına, yakındaki dokulara veya boyun lenf düğümlerine yayılmıştır.
  • Evre 3: Tümör daha geniş bir alana yayılmış ve birden fazla lenf düğümünü etkilemiş olabilir.
  • Evre 4: Tümör uzak organlara yayılmıştır (metastaz). Bu evrede tedavi daha karmaşıktır.

Üst Yutak (Nazofarenks) Kanseri Nasıl Önlenir? 

Nazofarenks kanserini önlemek için bilinen spesifik bir yol olmamakla birlikte, bazı yaşam tarzı değişiklikleri riski azaltabilir. Sigara ve alkol tüketiminin sınırlandırılması, EBV enfeksiyonlarından korunma ve sağlıklı beslenme gibi önlemler önemlidir. Tuzla kürlenmiş yiyeceklerin tüketimini azaltmak da önerilen bir diyet değişikliğidir. Ayrıca, yüksek risk grubundaki kişilerin düzenli sağlık kontrollerine gitmesi erken teşhis şansını artırabilir.

Bu yazı Grup Florence Nightingale Hastaneleri tarafından hazırlanmıştır.

Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

 

RAHİM AĞZI KANSERİ NEDİR?

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Rahim ağzı kanseri, rahmin alt kısmında yer alan ve vajinaya bağlanan serviks bölgesinde meydana gelen bir kanser türüdür. Çoğunlukla insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu ile ilişkilendirilir. Bu kanser türü, zamanında teşhis edildiğinde etkili bir şekilde tedavi edilebilir. En sık karşılaşılan belirtiler arasında düzensiz vajinal kanama, cinsel ilişki sonrası kanama, normal dışı akıntı ve pelvik ağrı yer alır. Ancak, kanserin erken evrelerinde belirti göstermeyebileceği unutulmamalıdır.

Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Rahim ağzı kanseri belirtileri genellikle hastalığın erken evrelerinde fark edilmez çünkü kanser öncesi hücre değişiklikleri nadiren semptomlara neden olur. Bu nedenle, rahim ağzındaki anormal hücrelerin fark edilmesi ve erken teşhisi için düzenli rahim ağzı taram testleri (Pap smear veya HPV testi) çok önemlidir. Ancak bu hücre değişiklikleri kansere ilerlerse veya rahim ağzı kanseri gelişirse, şu belirtiler ortaya çıkabilir:

● Adet dönemleri arasında vajinal kanama: Kadınlarda adet döngüsü dışında beklenmedik kanamalar, rahim ağzı kanserinin en yaygın belirtilerinden biridir. Bu tür kanamalar genellikle anormal hücrelerin büyümesiyle ilişkilidir.
● Normalden daha uzun süren veya daha ağır geçen adet kanamaları: Rahim ağzı kanseri, adet dönemlerinin daha ağır ve uzun sürmesine yol açabilir. Kanamaların miktarı veya süresi değişebilir ve bu durum genellikle göz ardı edilmemelidir.
● Cinsel ilişki sırasında ağrı: Cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında yaşanan pelvik ağrı, rahim ağzı bölgesinde bir sorun olduğuna işaret edebilir. Bu, kanserin rahim ağzı dokusunda yayılması nedeniyle meydana gelebilir.
● Cinsel ilişki sonrası vajinal kanama: Cinsel ilişkiden sonra meydana gelen kanama, rahim ağzı kanserinin önemli bir belirtisidir. Bu durum, serviksteki kanser hücrelerinin yüzeyde büyümesi ve tahriş olması sonucu oluşabilir.
● Pelvik bölgede ağrı: Nedensiz pelvik ağrı, rahim ağzı kanseri belirtilerinden biri olabilir. Özellikle pelvik bölgedeki ağrı sürekli hale gelirse veya yoğunlaşırsa, bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.
● Vajinal akıntıda değişiklik: Normalden daha fazla vajinal akıntı veya akıntının renginde, kokusunda değişiklik olması, kanser belirtisi olabilir. Akıntı bazen kötü kokulu, kanlı veya koyu renkte olabilir.
● Menopoz sonrası vajinal kanama: Menopoza giren kadınlarda görülen vajinal kanama, rahim ağzı kanseri belirtisi olabilir. Menopoz sonrası kanama hiçbir zaman normal kabul edilmez ve mutlaka tıbbi değerlendirme gerektirir.
Bu belirtiler, rahim ağzı kanseri dışındaki başka sağlık sorunlarından da kaynaklanabilir. Örneğin enfeksiyonlar, hormonal değişiklikler veya diğer jinekolojik sorunlar da benzer semptomlara yol açabilir. Ancak, bu belirtilerden herhangi biri ortaya çıktığında ve özellikle uzun süre devam ettiğinde, mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Bu, rahim ağzı kanserinin erken teşhisi ve tedavi edilmesi için kritik öneme sahiptir. Rahim ağzı kanseri riski, cinsel yönelime veya cinsiyet kimliğine bakılmaksızın tüm bireyler için geçerlidir. Bu nedenle düzenli taramalar ve sağlık kontrolleri her birey için önemlidir.

Rahim Ağzı Kanserinin Sebepleri Nelerdir?

Rahim ağzı kanserinin en büyük nedeni, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonunun uzun süreli ve kalıcı hale gelmesidir. HPV’nin özellikle yüksek riskli türleri, rahim ağzı kanseri gelişimine yol açabilir. HPV enfeksiyonu oldukça yaygındır ve neredeyse her 10 kadından 8’i yaşamları boyunca bir noktada genital HPV ile enfekte olur. Ancak, HPV enfeksiyonu olan çoğu kadın rahim ağzı kanseri geliştirmez; yalnızca birkaç HPV türü kansere neden olabilir. Rahim ağzı kanserine yol açabilecek diğer risk faktörleri şunlardır:
● Sigara ve Pasif İçicilik: Sigara içmek, rahim ağzı kanseri riskini artıran önemli bir faktördür. Sigara dumanındaki zararlı kimyasallar, serviks hücrelerine zarar vererek kansere yol açabilir. Ayrıca, pasif sigara içiciliği de risk faktörlerinden biridir.
● Zayıflamış Bağışıklık Sistemi: Bağışıklık sistemi zayıflamış olan bireyler, HPV enfeksiyonuna karşı daha savunmasız olabilir ve bu durum rahim ağzı kanseri gelişme riskini artırabilir. HIV enfeksiyonu veya immünosupresif ilaç kullanımı gibi durumlar bağışıklık sistemini zayıflatabilir.
● Uzun Süreli Doğum Kontrol Hapı Kullanımı: Bazı araştırmalar, 5 yıldan uzun süre doğum kontrol hapı kullanan HPV pozitif kadınlarda rahim ağzı kanseri riskinin bir miktar arttığını göstermektedir. Ancak, doğum kontrol hapı aynı zamanda over ve rahim kanseri riskini azaltma gibi olumlu etkiler de sağlayabilir. Rahim ağzı kanseri riskini azaltmak için en önemli adımlar arasında HPV aşısı yaptırmak, sigara içmemek, düzenli tarama testleri yaptırmak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak yer alır.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?

Rahim ağzı kanseri tedavisi, kanserin evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri şunları içerir:
● Cerrahi Müdahale: Kanserin erken evrelerinde, rahim ağzı ve çevresindeki dokuların çıkarılması (konizasyon, trakelektomi) önerilebilir.
● Radyoterapi: Kanser hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili radyasyon kullanılır. İlerlemiş vakalarda kullanılabilir.
● Kemoterapi: Kanser hücrelerinin büyümesini durdurmak için ilaç tedavisi uygulanır. Genellikle radyoterapi ile kombine edilir.
● İmmünoterapi: Bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçiren bir tedavi yöntemidir.

Rahim Ağzı Kanseri Teşhisi Nasıl Konur? 

Rahim ağzı kanserinin teşhisi genellikle Pap smear testi ve HPV testi ile başlar. Bu testler, serviks hücrelerindeki anormal değişiklikleri tespit etmeye yardımcı olur. Eğer anormal hücreler bulunursa, kolposkopi adı verilen bir işlemle rahim ağzı detaylı bir şekilde incelenir ve biyopsi alınabilir. Bu biyopsi sonucunda kanserin varlığı ve evresi belirlenir.

Rahim Ağzı Kanserinin Evreleri Nelerdir? 
Rahim ağzı kanseri, kanserin vücutta ne kadar yayıldığını ve hangi bölgelere ulaştığını belirlemek için evrelerle sınıflandırılır. Bu sınıflandırma genellikle FIGO sistemi ile yapılır ve
dört ana evreden oluşur. Her evre, kanserin boyutuna, serviksin hangi kısımlarında olduğuna ve kanserin yayılıp yayılmadığına göre tanımlanır. İşte rahim ağzı kanserinin evreleri:

Evre 0 (Karsinoma in situ)
Bu evre, rahim ağzındaki kanser öncesi durumu tanımlar ve FIGO sistemi içinde yer almaz. Kanser hücreleri yalnızca rahim ağzının yüzey tabakasında bulunur, derin dokulara veya diğer organlara yayılmamıştır.

Evre I

Kanser yalnızca rahim ağzındadır ve çevre dokulara yayılmamıştır.
● Evre IA: Kanser mikroskobik olarak tespit edilebilir, gözle görülebilecek kadar büyük değildir.
● Evre IB: Kanser gözle görülebilir boyuttadır ve rahim ağzı ile sınırlıdır. Tümör boyutu 4 cm’den küçük veya büyük olabilir.

Evre II
Kanser rahim dışına yayılmış ancak pelvis duvarına ulaşmamıştır. Vajinanın üst kısmına veya çevredeki dokulara yayılabilir.
● Evre IIA: Kanser vajinanın üst kısmına yayılmıştır, ancak pelvik duvarlara ulaşmamıştır.
● Evre IIB: Kanser, rahim çevresindeki bağ dokulara (parametrium) yayılmıştır.

Evre III

Kanser daha geniş bir alana yayılmış ve vajinanın alt kısmına veya pelvik duvarlara ulaşmıştır. Bu evre, üreterlere baskı yaparak böbrek sorunlarına da yol açabilir.
● Evre IIIA: Kanser vajinanın alt üçte birine yayılmıştır ancak pelvik duvarlara ulaşmamıştır.
● Evre IIIB: Kanser pelvik duvarlara yayılmış ve üreterleri etkileyerek böbrek sorunlarına neden olmuştur.

Evre IV
Kanser vücudun uzak bölgelerine yayılmıştır. Bu, ileri evre rahim ağzı kanseri olarak kabul edilir.
● Evre IVA: Kanser mesane veya rektum gibi pelvis içindeki organlara yayılmıştır.
● Evre IVB: Kanser pelvis dışındaki organlara, örneğin karaciğer veya akciğerler gibi uzak organlara yayılmıştır.
Doktorlar, bu evreleme sistemini kullanarak hastanın tedavi planını belirler ve kanserin yayılma durumuna göre en uygun tedavi yöntemini önerir. Genel olarak, evre numarası ne kadar yüksekse, kanserin yayılma derecesi de o kadar fazladır.

Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Önlenir? 

Rahim ağzı kanserini önlemek için birkaç adım atılabilir:
● HPV Aşısı: HPV aşısı, özellikle genç kadınlarda rahim ağzı kanserini önlemede oldukça etkilidir.
● Düzenli Tarama Testleri: Pap smear ve HPV testleri, kanserin erken teşhisi için önemlidir.
● Sigara Bırakma: Sigara içmek, rahim ağzı kanseri riskini artırır, bu nedenle bırakmak önemlidir.
● Güvenli Cinsel İlişki: Kondom kullanımı, HPV bulaşma riskini azaltabilir.
Bu önlemler, rahim ağzı kanseri riskini azaltmanın en etkili yolları arasında yer alır.

Bu makalenin yazımında kullanılan kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.

Pankreas Kanseri Nedir?

Pankreas Kanseri 

Pankreas kanseri, pankreas hücrelerinin kontrolsüz şekilde büyümesi sonucu ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Pankreas, midenin arkasında yer alan, sindirim enzimleri ve hormonlar üreten bir organdır. Pankreas kanseri genellikle geç evrelerde belirti verir, bu yüzden erken teşhisi zordur. Yaygın belirtiler arasında karın ağrısı, kilo kaybı, iştahsızlık, ciltte ve gözlerde sararma (sarılık) yer alır. Bu belirtiler başka hastalıklarla da ilişkilendirilebileceği için, kesin tanı koymak adına doktora başvurmak önemlidir.

Pankreas Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Pankreas kanseri genellikle erken evrelerde belirti vermez, bu da hastalığın tanısını zorlaştırır. Ancak, hastalık ilerlediğinde belirtiler daha belirgin hale gelir ve bu durum, hastaların tıbbi yardım aramasına neden olur. Pankreas kanserinin yaygın belirtileri şunlardır:

  • Karın ağrısı: Bu ağrı genellikle karın bölgesinde başlar ve yanlara veya sırtınıza doğru yayılabilir. Ağrı, bazen yemekten sonra daha da şiddetlenebilir.
  • İştah kaybı: Pankreas kanseri, yemek yeme isteğinin azalmasına ve dolayısıyla iştah kaybına neden olabilir.
  • Kilo kaybı: Açıklanamayan ve genellikle hızlı bir şekilde gerçekleşen kilo kaybı, pankreas kanserinin önemli belirtilerinden biridir.
  • Sarılık: Pankreas kanseri, safra kanallarını tıkayarak ciltte ve göz beyazında sararmaya yol açabilir. Bu duruma sarılık adı verilir ve genellikle dışkının açık renkli ve idrarın koyu renkli olmasına da neden olur.
  • Açık renkli veya yüzen dışkı: Safra akışının engellenmesi, dışkının renginde ve kıvamında değişikliklere yol açabilir. Bu, dışkının açık renkli veya yağlı olmasına neden olabilir.
  • Koyu renkli idrar: Safra pigmentlerinin vücut tarafından işlenememesi, idrarın koyu renkte olmasına yol açabilir.
  • Kaşıntı: Sarılık nedeniyle biriken safra tuzları, ciltte yaygın kaşıntıya neden olabilir.
  • Yeni tanı konmuş diyabet: Pankreas kanseri, pankreasın insülin üretimini etkileyebilir, bu da yeni diyabet tanısına veya mevcut diyabetin kontrolünün zorlaşmasına neden olabilir.
  • Bir kol veya bacakta ağrı ve şişme: Pankreas kanseri, kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilir, bu da bir kol veya bacakta ağrı ve şişmeye yol açabilir. Bu durum genellikle kan pıhtısından kaynaklanır.
  • Yorgunluk veya halsizlik: Kanserin vücudu zayıflatması sonucu sürekli yorgunluk ve halsizlik hissi görülebilir.

Bu belirtiler, başka sağlık sorunlarıyla da ilişkilendirilebileceği için, pankreas kanseri şüphesi durumunda hızlıca bir sağlık uzmanına danışmak hayati önem taşır. Erken teşhis ve tedavi, pankreas kanseri gibi ciddi bir hastalığın yönetiminde kritik bir rol oynar.

Pankreas Kanserinin Sebepleri Nelerdir? 

Pankreas kanserinin kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, sigara içmek ve ailede pankreas kanseri öyküsü bulunmak gibi risk faktörleri bu kanser türüne yakalanma olasılığını artırabilir. Pankreas kanseri, pankreas hücrelerinin DNA’sında meydana gelen değişiklikler sonucu oluşur. Bu değişiklikler, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına ve ölmeleri gereken zamanda ölmemelerine yol açar, bu da tümör oluşumuna ve kanserin yayılmasına neden olur. Pankreas kanseri genellikle pankreasın kanallarını kaplayan hücrelerde başlar, ancak nadir durumlarda hormon üreten veya nöroendokrin hücrelerde de oluşabilir.

Bu kanser hücreleri, bir tümör adı verilen bir kitle oluşturabilir. Tümör, büyüyerek sağlıklı vücut dokularını istila edip yok edebilir. Zamanla, kanser hücreleri kopup vücudun diğer bölgelerine yayılabilir

Pankreas kanserinin çoğu, pankreasın kanallarını kaplayan hücrelerde başlar. Bu tür kansere pankreatik duktal adenokarsinom veya pankreatik ekzokrin kanser denir. Daha nadir olarak, kanser pankreasın hormon üreten hücrelerinde veya nöroendokrin hücrelerinde oluşabilir. Bu tür kanserlere pankreatik nöroendokrin tümörler veya pankreatik endokrin kanser denir.

Sonuç olarak, pankreas kanserine neden olan kesin bir faktör bilinmese de, DNA’da meydana gelen değişiklikler ve bazı risk faktörleri hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.

Pankreas Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?

Pankreas kanseri tedavisi, hastalığın evresine ve hastanın durumuna bağlı olarak değişir. Temel tedavi yöntemleri şunlardır:

  • Cerrahi Müdahale: Tümörün çıkarılması için Whipple ameliyatı, distal pankreatektomi veya total pankreatektomi gibi cerrahi işlemler uygulanır.
  • Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini durdurmak için ilaç tedavisi kullanılır. Cerrahi öncesi veya sonrası uygulanabilir.
  • Radyoterapi: Yüksek enerjili radyasyon kullanılarak kanser hücreleri hedef alınır.
  • Hedefe Yönelik Tedavi: Kanserin genetik yapısına göre özelleştirilmiş tedaviler uygulanır.
  • İmmünoterapi: Bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserle savaşmayı sağlar.
  • Palyatif Bakım: İleri evredeki hastalar için ağrı ve semptomları hafifletmeye yönelik bakım sağlanır.

Tedavi, multidisipliner bir yaklaşımla kişiye özel olarak planlanır.

Pankreas Kanseri Teşhisi Nasıl Konur? 

Pankreas kanseri, genellikle ileri evrelere kadar belirti vermeyen ve bu nedenle erken teşhisi zor olan bir hastalıktır. Hastalığın doğru bir şekilde teşhis edilmesi, tedavi sürecinin planlanması ve hastalığın evresinin belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Pankreas kanserini teşhis etmek için kullanılan yöntemler, tümörün yerini, boyutunu ve yayılımını tespit etmeyi amaçlar. Bu süreçte çeşitli görüntüleme teknikleri, biyopsi ve kan testleri gibi yöntemler devreye girer. Doğru teşhis, etkili bir tedavi stratejisi oluşturmanın ilk adımıdır. Pankreas kanseri teşhisi için genellikle şu yöntemler kullanılır:

  • Görüntüleme: Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) ve PET taramaları tümörün yerini ve yayılımını belirler.
  • Endoskopik Ultrason (EUS): Pankreas ve çevresini incelemek için kullanılır.
  • Biyopsi: Tümörden alınan doku örneği mikroskopla incelenir.
  • Kan Testleri: CA 19-9 gibi tümör belirteçleri ölçülür, ancak diğer testlerle birlikte değerlendirilir.
Pankreas Kanserinin Evreleri Nelerdir? 

Pankreas kanseri dört ana evrede incelenir:

  • Evre I: Kanser, pankreas içinde lokalizedir ve henüz yayılmamıştır.
  • Evre II: Kanser, pankreasın hemen yakınındaki dokulara yayılmaya başlamıştır.
  • Evre III: Kanser, büyük damarlar ve sinirler gibi çevre dokulara yayılmıştır.
  • Evre IV: Kanser, karaciğer veya akciğer gibi uzak organlara metastaz yapmıştır.
Pankreas Kanseri Nasıl Önlenir? 

Pankreas kanserini tamamen önlemek mümkün olmasa da, bazı yaşam tarzı değişiklikleri riski azaltabilir. İşte pankreas kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilecek adımlar:

  • Sigara Bırakmak: Sigara içmek, pankreas kanseri riskini önemli ölçüde artırır. Sigarayı bırakmak, bu riski azaltmanın en etkili yollarından biridir.
  • Sağlıklı Beslenme: Meyve, sebze ve tam tahıllar açısından zengin, düşük yağlı bir diyet benimsemek kanser riskini azaltabilir. Kırmızı et tüketimini sınırlamak da faydalı olabilir.
  • Düzenli Egzersiz: Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir vücut ağırlığını korumanıza yardımcı olur ve pankreas kanseri dahil olmak üzere birçok kanser türü riskini azaltabilir.
  • Aşırı Alkol Tüketiminden Kaçınmak: Aşırı alkol tüketimi pankreasın iltihaplanmasına neden olabilir, bu da pankreas kanseri riskini artırır. Alkol tüketimini sınırlamak, riski azaltabilir.
  • Diyabeti Kontrol Altında Tutmak: Diyabet, pankreas kanseri riskini artırabilir. Diyabeti yönetmek ve kontrol altında tutmak bu riski azaltmaya yardımcı olabilir.

Bu önlemler, pankreas kanseri riskini tamamen ortadan kaldırmasa da, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek riski önemli ölçüde azaltabilirsiniz.

Bu yazı Grup Florence Nightingale Hastaneleri tarafından hazırlanmıştır.

Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

Akciğer Kanseri Nedir?

Akciğer kanseri, akciğer dokusunda anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi sonucu oluşan ciddi bir hastalıktır. Genellikle sigara kullanımı ile ilişkilendirilen bu kanser türü, dünyada en sık görülen ve en fazla ölüme yol açan kanserlerden biridir. Erken evrelerde belirti vermeyebileceği için teşhisi zor olabilir. Ancak ilerleyen evrelerde, sürekli öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve kanlı balgam gibi belirtiler görülebilir. Bu makalede, akciğer kanserinin tanımını ve en yaygın belirtilerini detaylı bir şekilde ele alacağız.

Akciğer Kanseri Belirtileri Nelerdir? 

Akciğer kanseri belirtileri, hastalığın erken aşamalarında genellikle hafif olabilir ve bu nedenle kolayca göz ardı edilebilir. Ancak, belirtiler ilerledikçe daha belirgin hale gelir ve hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Akciğer kanserinin en yaygın belirtileri şu şekildedir:

  • Geçmeyen veya kötüleşen öksürük
  • Kanlı veya pas renginde balgam (tükürük veya balgam)
  • Derin nefes alma, öksürme veya gülme ile daha da kötüleşen göğüs ağrısı
  • Ses kısıklığı
  • İştah kaybı
  • Açıklanamayan kilo kaybı
  • Nefes darlığı
  • Sürekli yorgunluk veya zayıflık hissi
  • Geçmeyen veya sık sık tekrarlayan bronşit ve zatürre gibi enfeksiyonlar
  • Yeni başlayan hırıltı

Eğer akciğer kanseri vücudun diğer bölgelerine yayılırsa, şu belirtiler de ortaya çıkabilir:

  • Kemik ağrısı (sırt veya kalça gibi bölgelerde ağrı)
  • Beyne yayıldığında baş ağrısı, kol veya bacakta zayıflık veya uyuşukluk, baş dönmesi, denge sorunları veya nöbetler gibi sinir sistemi değişiklikleri
  • Karaciğere yayıldığında ciltte ve gözlerde sararma (sarılık)
  • Boyun veya köprücük kemiği üzerindeki lenf düğümlerinde şişme

Bu belirtiler, akciğer kanseri dışında başka nedenlerle de ortaya çıkabilir, ancak bu tür semptomlar yaşıyorsanız, bir doktora başvurmanız önemlidir. Erken teşhis, tedavinin daha etkili olma olasılığını artırabilir.

Akciğer Kanserinin Sebepleri Nelerdir? 

Akciğer kanserinin en önemli ve bilinen sebebi sigara kullanımıdır. Sigara dumanında bulunan zararlı kimyasallar, akciğer hücrelerinde hasara yol açarak kanser gelişimini tetikler. Ayrıca, asbest, radon gazı, hava kirliliği gibi çevresel faktörler de akciğer kanserine yol açabilmektedir. Genetik yatkınlık da bu hastalığın oluşumunda rol oynayabilir.  Akciğer kanserinin sıklıkla görülen nedenleri şu şekilde olabilir:

  • DNA Değişiklikleri: Akciğer hücrelerinde DNA’da meydana gelen değişiklikler kanser gelişimine yol açar. Bu değişiklikler, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olur.
  • Tümör Oluşumu: Kanser hücreleri hızla çoğalarak bir kitle (tümör) oluşturabilir. Bu tümör, sağlıklı dokulara zarar verebilir ve onları yok edebilir.
  • Metastaz: Kanser hücreleri, zamanla koparak vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Bu durum metastatik kanser olarak adlandırılır.
  • Sigara Kullanımı: Akciğer kanserinin en yaygın sebebi sigara içmektir. Sigara dumanı, hem aktif hem de pasif içicilerde kanser riskini artırır.
  • Pasif İçicilik: Sigara dumanına maruz kalmak (pasif içicilik) da akciğer kanseri riskini artırabilir.
  • Sigara Dışında Diğer Sebepler: Bazı insanlar sigara içmediği ve pasif içiciliğe maruz kalmadığı halde akciğer kanserine yakalanabilir. Bu durumlarda kanserin net bir sebebi olmayabilir.
Akciğer Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır? 

Akciğer kanseri tedavisi, hastalığın evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve kanserin türüne bağlı olarak değişir. Cerrahi müdahale, radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedaviler, en yaygın tedavi yöntemlerindendir. Erken teşhis edilen vakalarda cerrahi müdahale ile kanserli dokuların çıkarılması mümkün olabilirken, ileri evrelerde radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavilerle hastalığın kontrol altına alınması hedeflenir. 

Akciğer Kanseri Teşhisi Nasıl Konur? 

Akciğer kanseri teşhisi, genellikle çeşitli tıbbi testler ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak konur. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve PET taramaları, kanserin yayılımını ve evresini belirlemek için sıkça kullanılan görüntüleme teknikleridir. Biyopsi ise kanserli dokunun kesin teşhisi için gereklidir. Ayrıca, kan testleri ve bronkoskopi gibi ek testler de tanı sürecinde kullanılabilir. 

Akciğer Kanserinin Evreleri Nelerdir?

Akciğer kanseri, kanser hücrelerinin yayılımına ve tümörün büyüklüğüne bağlı olarak farklı evrelerde sınıflandırılır. Akciğer kanserinin genel evreleri şu şekildedir:

  • Evre 0: Kanser, akciğer veya bronşların üst astarında bulunur. Henüz akciğerin diğer bölgelerine ya da akciğer dışına yayılmamıştır.
  • Evre I: Kanser, akciğerin içinde kalmıştır ve henüz dışarıya yayılmamıştır.
  • Evre II: Kanser, Evre I’e göre daha büyüktür, akciğer içindeki lenf düğümlerine yayılmış olabilir veya aynı akciğer lobunda birden fazla tümör bulunabilir.
  • Evre III: Kanser, Evre II’den daha büyüktür, yakındaki lenf düğümlerine veya yapılara yayılmış olabilir ya da aynı akciğerin farklı bir lobunda birden fazla tümör bulunabilir.
  • Evre IV: Kanser, diğer akciğere, akciğer çevresindeki sıvıya, kalp çevresindeki sıvıya veya uzak organlara yayılmıştır.
Akciğer Kanseri Nasıl Önlenir?

Akciğer kanseri, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen, dünya genelinde en yaygın ve ölümcül kanser türlerinden biridir. Akciğer kanseri riskini azaltmak için şu önlemler alınabilir:

  • Sigara İçmemek veya Bırakmak: Sigara, akciğer kanserinin en büyük nedenidir. Sigara içmemek, akciğer kanseri riskini büyük ölçüde azaltır. Sigara içiyorsanız, bırakmak bu riski önemli ölçüde azaltabilir.
  • Pasif İçicilikten Kaçınmak: Pasif içicilik de akciğer kanseri riskini artırabilir. Sigara içilen ortamlardan uzak durmak önemlidir.
  • Radon Gazı Kontrolü: Radon, doğal olarak oluşan ve akciğer kanserine neden olabilen bir gazdır. Evde radon testi yaparak bu gazın seviyelerini kontrol altında tutmak önemlidir.
  • Mesleki Maruziyetleri Azaltmak: Bazı mesleklerde kullanılan asbest, arsenik, nikel ve krom gibi maddeler, akciğer kanseri riskini artırabilir. Bu tür ortamlarda çalışanların koruyucu ekipman kullanması ve gerekli güvenlik önlemlerini alması gerekir.
  • Dengeli ve Sağlıklı Beslenmek: Antioksidanlar açısından zengin sebze ve meyveler tüketmek, akciğer kanseri riskini azaltabilir. Ayrıca, alkol tüketimini sınırlamak da önemlidir.
  • Hava Kirliliğinden Kaçınmak: Hava kirliliği, akciğer kanseri riskini artırabilir. Mümkün olduğunca temiz hava solumak ve kirli ortamlardan uzak durmak, bu riski azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Düzenli Tıbbi Kontroller: Özellikle risk altında olan bireylerin düzenli tıbbi kontroller yaptırması, erken teşhis ve tedavi açısından önemlidir.

Bu önlemler, akciğer kanseri riskini önemli ölçüde azaltabilir, ancak tamamen ortadan kaldıramaz. Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek en iyi yaklaşımlardan biridir.

Bu yazı Grup Florence Nightingale Hastaneleri tarafından hazırlanmıştır.

Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

Kanserle Mücadelede Önerilerimiz

Yaşamın Renklerini Korumak: Kanserle Mücadelede Önerilerimiz 

Kanser, günümüzde en yaygın sağlık sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın verilerine göre, 2022 yılında yaklaşık 20 milyon kişi kansere yakalanırken, 9,7 milyon kişi bu hastalık sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Dünya genelinde yaklaşık her 5 kişiden 1’inin hayatı boyunca yakalandığı bu hastalığın en çok görülen türleri; akciğer, meme, kolorektal ve prostat kanserleridir. Bu veriler, kanserle mücadelenin önemini gözler önüne sermektedir.

Kanser Türleri Nelerdir? 

Kanser, vücuttaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucu ortaya çıkan bir hastalık grubudur. Amerikan Kanser Derneği’ne göre, 200’den fazla kanser türü bulunmaktadır. 

En yaygın kanser türleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Akciğer Kanseri: Genellikle sigara kullanımıyla ilişkilendirilen, akciğer dokusunda anormal hücre büyümesiyle oluşan ciddi bir kanser türüdür. Erken teşhis hayati önem taşır ve öksürük, nefes darlığı gibi semptomlarla kendini gösterebilir. 
  • Meme Kanseri: Çoğunlukla kadınlarda görülen, meme dokusunda başlayan bir kanser türüdür. Düzenli taramalar ve kendi kendine muayene erken teşhis için önemlidir. Genetik faktörler, yaş ve hormonal değişiklikler risk faktörleri arasındadır. 
  • Prostat Kanseri: Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olup prostat bezinde gelişir. Yaş ilerledikçe risk artar. Erken evrelerde genellikle belirgin semptom göstermez, bu nedenle düzenli kontroller önemlidir. 
  • Kolorektal Kanser: Kalın bağırsak veya rektumda başlayan bir kanser türüdür. Diyet, yaşam tarzı ve genetik faktörlerle ilişkilidir. Düzenli kolonoskopi taramaları erken teşhis için kritik öneme sahiptir. 
  • Cilt Kanseri: Güneş ışınlarına aşırı maruz kalma sonucu sıklıkla gelişen bir kanser türüdür. Melanom en tehlikeli formudur. Düzenli cilt muayeneleri ve güneşten korunma önemlidir. 
  • Mide Kanseri: Mide duvarında başlayan bir kanser türüdür. Sigara kullanımı ve bazı diyet alışkanlıkları risk faktörleri arasındadır. Erken evrelerde teşhisi zor olabilir, bu nedenle şüpheli semptomlarda hekime başvurmak önemlidir.
Kanser Riskini Azaltmak İçin Neler Yapmalıyız? 

Kanser riskini azaltmak için yapabileceğimiz birçok şey vardır. Amerikan Kanser Derneği’nin önerilerine göre:

  1. Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durun: Sigarayı bırakmak veya hiç başlamamak, akciğer kanseri başta olmak üzere birçok kanser türü riskini önemli ölçüde azaltır. 
  2. HPV’den korunun: HPV aşısı yaptırmak ve güvenli cinsel yaşam, rahim ağzı kanseri gibi HPV ile ilişkili kanserlerin riskini düşürür. 
  3. Sağlıklı beslenin: Sebze, meyve, tam tahıllar ve sağlıklı proteinlerden oluşan dengeli bir diyet, kanser riskini azaltmaya yardımcı olur. 
  4. Fiziksel aktiviteyi artırın: Düzenli egzersiz yapmak, birçok kanser türünün riskini azaltır ve genel sağlığı iyileştirir. 
  5. Alkol tüketimini sınırlayın: Aşırı alkol tüketimi çeşitli kanser türleriyle ilişkilidir. Tüketimi azaltmak veya tamamen bırakmak riski düşürür. 
  6. Güneşten korunun: Güneş kremi kullanmak, koruyucu giysiler giymek ve aşırı güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınmak, cilt kanseri riskini azaltır.
Kanser Tedavileri Nelerdir? 

Kanser tedavileri, hastalığın türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Başlıca kanser tedavi yöntemleri şunlardır:

  1. Cerrahi: Tümörün cerrahi olarak çıkarılması. Özellikle erken evre kanserlerde etkili bir yöntemdir.
  2. Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini durdurmak için ilaç kullanımı.
  3. Radyoterapi: Yüksek enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerini yok etme.
  4. İmmünoterapi: Bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı savaşmasına yardımcı olan tedavi yöntemi.
  5. Hedefe yönelik tedaviler: Kanser hücrelerinin spesifik özelliklerini hedef alan ilaçlarla uygulanan tedavi.
Kanserden Korunmak Mümkün mü? 

Kanserden tamamen korunmak mümkün olmasa da, risk faktörlerini azaltmak ve erken teşhis için bazı önlemler alınabilir. Sağlıklı yaşam tarzı seçimleri, düzenli sağlık kontrolleri ve taramalar kanser riskini azaltmada önemli rol oynar. Ayrıca, sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri de kanser riskini önemli ölçüde düşürebilir.

Kanser Olduktan Sonra Beslenme Düzeni Nasıl Olmalıdır? 

Kanser tanısı aldıktan sonra beslenme, tedavi sürecinde ve sonrasında önemli bir rol oynar. Amerikan Kanser Derneği’ne göre kanserli hastalar için bazı beslenme önerileri:

  1. Protein alımını artırın: Kas kütlesini korumak için önemlidir. Yağsız et, balık, yumurta, baklagiller gibi protein kaynaklarını tercih edin.
  2. Sebze ve meyve tüketimini artırın: Antioksidanlardan zengin besinler tüketin.
  3. Tam tahıllı ürünleri tercih edin: Lif açısından zengin besinler bağırsak sağlığını destekler.
  4. Şeker ve işlenmiş gıdaları sınırlayın: Bu tür gıdalar inflamasyonu artırabilir ve kanser hücrelerinin büyümesini destekleyebilir.
  5. Yeterli sıvı alın: Özellikle tedavi sırasında dehidrasyonu önlemek için önemlidir.
Kanserli Bireyler İçin Sporun Faydaları 

Kanser tedavisi gören ve sonrasında iyileşme sürecinde olan bireyler için fiziksel aktivite birçok fayda sağlar. Sporun faydaları şunlardır:

  • Yorgunluğu azaltır.
  • Kas kütlesini korur.
  • Kardiyovasküler sağlığı iyileştirir.
  • Yaşam kalitesini artırır.
  • Nüks riskini azaltır.
Kanserli Bireylerin Stresi Azaltması Neden Önemlidir? 

Kanser tanısı ve tedavisi süreci, hastalar ve aileleri için büyük bir stres kaynağı olabilir. Stresin yönetilmesi, hem fiziksel hem de zihinsel sağlık için önemlidir. Yüksek stres seviyesi, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir.

Kanserli bireylerde stresi azaltmanın faydaları şunlardır:

  1. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  2. Uyku kalitesini artırır.
  3. Anksiyete ve depresyonu azaltır.
  4. Yaşam kalitesini yükseltir.
  5. Tedaviye uyumu artırır.

Bu yazı Grup Florence Nightingale Hastaneleri tarafından hazırlanmıştır.

Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

KANSER NEDİR?

KANSER NEDİR?

Kanser, anormal hücrelerin hızla bölünerek diğer doku ve organlara yayılıp onları istila etmesiyle ortaya çıkan geniş bir hastalık grubudur. Bilinen 200’den fazla kanser türü vardır ve hızlı büyüyen kanser hücreleri tümörlere sebebiyet vererek vücudun düzenli işleyişini de engeller. Hücrelerin hızla büyümesi sonucu meydana gelen iyi huylu, kötü huylu ve prekanseröz (premalign) tümörler söz konusudur.

İyi huylu tümörler genellikle diğer dokulara yayılmaz ve tehlike oluşturmaz. Ancak kötü huylu tümörler, metastaz adı verilen vücudun diğer dokulara ve organlarına yayılmasıyla kişide hayati tehlike meydana getirebilir.

Prekanseröz (veya premalign) ise kansere dönüşebilecek (veya gelişmesi muhtemel) anormal hücreleri içeren durumu tanımlar. Yaygın görülen ve ölümcül olabilen kanser türleri akciğer, lenf, lösemi prostat, meme ve kolon kanseridir.

KANSER ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Yaklaşık 200 farklı kanser çeşidir vardır bunların görülme sıklığı kişiden kişiye farklılık gösterir. En yaygın görülen kanser çeşitleri ise akciğer, lenf, lösemi, prostat, meme, tiroid, rahim ve kolon kanseridir.

Genel olarak kanser çeşitleri şöyle sıralanabilir:

  • Akciğer kanseri

  • Meme kanseri

  • Prostat kanseri

  • Lenfoma

  • Lösemi

  • Beyin tümörleri

  • Kolon kanseri

  • Tiroid kanseri

  • Rahim ağzı kanseri

  • Böbrek kanseri

  • Yumurtalık kanseri

  • Mide kanseri

  • Pankreas kanseri

  • Cilt kanseri

  • Göz kanseri

  • Yemek borusu kanseri

  • Testis kanseri

KANSER NEDEN OLUR?

Kanser, hücrelerin içindeki DNA’da meydana gelen mutasyonlar ve anormal büyümeler sonucu meydana gelir. Yapısal nedenlerle birlikte kansere neden olan durumlar arasında genetik faktör, çevresel faktörler, yoğun güneş ışını, sigara-alkol tüketimi, kanserojen maddeye maruz kalma, kötü beslenme ve stres yer alır.

Kanserin nedenleri şu başlıklar altında toplanabilir:

  • Genetik faktör
  • Çevresel faktörler
  • Aşırı sigara-alkol tüketimi
  • Yoğun güneş ışını
  • Kanserojen maddeye maruz kalma
  • Radyasyon
  • Obezite
  • Stres
  • Hareket azlığı
  • Hormonal ilaçlar
  • Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar
  • Hava kirliliği
KANSER EVRELERİ NELERDİR?

Yaygın olarak görülen birçok kanserin dört evresi söz konusudur. Bu evreler kanserin boyutu, şiddeti ve vücuttaki konumları gereği değişkenlik gösterir.

Kanseri dört aşaması şöyledir:

Evre 1: Kanser küçük bir alandadır ve henüz lenf düğümlerine veya diğer dokulara yayılmamıştır.

Evre 2: Kanser bağlı bulunduğu alanda yayılıp büyümüş ve kısmi olarak lenf düğümlerine sıçramış olabilir diğer dokulara yayılmamıştır.

Evre 3: Kanserin büyüyüp geliştiği ve lenf düğümleriyle birlikte diğer dokulara yayıldığı evredir.

Evre 4: Bu evreye ilerlemiş kanser evresi veya metastatik kanser adı da verilir. Dördüncü evrede kanser hücreleri vücudun diğer organ ve dokularına yayılmıştır. Bu evrede kişinin hayati tehlikesi söz konusu olabilir.

Genellikle dört evre şeklinde görülen kanser hastalığında ayrıca sıfırıncı evre vardır. Bu evre en erken evre olarak kabul edilir ve kanserli hücrelerin kanserin başladığı bölgede hâlâ lokalize olduğunu tanımlar. Bu evrede olan kanserler genellikle kolayca tedavi edilebilir ve bir tehlike unsuru oluşturmaz.

KANSER BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kanser belirtileri kişiden kişiye veya kanserin türüne göre değişebilmekle birlikte kanser türlerinde ortak olarak karşılaşılan kanser belirtileri arasında kilo kaybı, vücut ağrıları, vücudun belirli bölgelerinde kitle oluşumu, diş eti kanamaları, şiddetli yorgunluk ve halsizlik, geçmeyen öksürük, kolaylıkla vücut kanaması veya morarmaları ve beslenme bozukluğu yer alır.

Kanser türlerinde ortak ve yaygın olarak görülen genel kanser belirtileri şunlardır:

  • İstemsiz kilo kaybı
  • Kronik halsizlik ve şiddetli yorgunluk
  • Ciltte veya gözlerde sararma
  • Kızarıklıklar, yaraların geç iyileşmesi gibi cilt sorunları
  • Kabız, ishal, dışkı şekli değişimi gibi bağırsak hareketlerinde değişme
  • Zorlayıcı kas ve vücut ağrıları
  • Lenf bezlerinde şişme sonucu koltuk altı, meme gibi noktalarda büyüyen kitleler
  • Tekrar eden öksürük
  • Nefes almada güçlük
  • Özellikle geceleri artabilen ateş
  • Diş eti kanaması
  • Vücutta kanama veya morarmalar
  • İdrardan kan gelmesi
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Baş ağrıları ve nöbetler
  • Yutma güçlüğü
  • Ses kısıklığı
  • Yemek yedikten sonra sürekli hazımsızlık

Beslenme bozukluğu ve yoğun kilo kaybı

Vücutta büyüme gösteren kanser hücreleri sağlıklı hücrelere göre daha fazla enerjiye ihtiyaç duyarak vücudun dinlenirken normalde olduğundan daha fazla kalori yakmasına sebep olur ve bu durum da kanser hastalarını zayıflatır.

Kas ve vücut ağrıları 

Meydana gelen ve dokulara yayılan tümörler büyüdükçe sinirlere, kemiklere veya organlara baskı yapar ve kişiyi zor duruma düşürebilecek vücut ağrıları meydana getirir.

Kronik halsizlik ve şiddetli yorgunluk

Genel olarak tümörün büyümesi kişide halsizlik ve yorgunluğa neden olabilir. Nefes darlığı, anemi, ağrı veya kandaki oksijen seviyesinin azalması (hipoksi) gibi diğer kanser semptomları da yorgunluğu tetikleyen faktörlerdendir.

Lenf bezlerinde şişlik veya sertlik

Metastatik yani diğer organlara yayılan kanserler sıklıkla tümörün yakınındaki lenf düğümlerinin şişmesine sebebiyet verir.

Ciltteki ben ve siğillerde değişim

Ciltteki mevcut benlerin sayısında, şeklinde ve boyutunda meydana gelen artışlar cilt kanserinin belirtileri arasında yer alır ancak her ben değişimi kanser değildir. Kesin tanı için dermatoloji uzmanına başvurmanız gerekir.

Geceleri ortaya çıkan yüksek ateş

Özellikle geceleri ortaya çıkan yüksek ateş, genellikle birçok kanser türünün ortak semptomu olarak bilinir ancak enfeksiyon kaynaklı da meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda doktora başvurmanız daha sağlıklı olacaktır.

Geçmeyen balgamlı ve kanlı öksürük

Akciğer kanserinin yaygın belirtileri arasında geçmeyen balgamlı öksürükle birlikte öksürürken ağızdan kan gelmesidir.

Diş etlerinde kanama

Özellikle löseminin belirtileri arasında gösterilen diş eti kanaması, lösemi hastalarının kanındaki trombosit sayısının düşüklüğünden kaynaklanır.

İyileşmeyen veya çok geç iyileşen yaralar

İyileşmeyen yaralar genellikle cilt kanseriyle ilişkilendirilir. Uzun süre iyileşmeyen yaralar söz konusuysa cilt doktoruna başvurmanız gerekir.

Meydana gelen bu belirtiler kişinin her zaman kanser olduğuna işaret etmeyebilir. Belirtilerin altında farklı hastalıklar yatabileceği gibi kanser belirtileri ortaya çıktığında vakit kaybetmeden doktora gitmek erken teşhis ve hastalığın iyileşmesi açısından büyük önem taşır.

KANSER NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Kanseri teşhis etmek için kullanılan araçlar genellikle laboratuvar testleri, görüntüleme çalışmaları ve diğer invaziv veya non-invaziv prosedürleridir.

Fiziksel muayeneler 

Kansere işaret eden yumrular, kitleler, lezyonlar veya cilt rengindeki değişiklikleri değerlendirmek için doktor tarafından fiziksel muayene yapılır.

Tam kan sayımları (CBC) 

Tedavi sırasında anemi, enfeksiyon veya diğer komplikasyonların gelişimi izlenirken, kandaki lösemiyi düşündüren anormallikler kan değerleriyle tespit edilebilir.

Tümör belirteç testleri 

Tümör belirteç testleri kanda kanser varsa yükselme eğilimi gösteren maddeleri ölçmek için kullanılan kan testleridir. Bunlar arasında prostat kanserini saptamak için prostata özgü antijen testi (PSA), hem meme hem de yumurtalık kanseri için kullanılan BRCA1 ve BRCA2 testleri ve bir dizi kanserle ilişkili bir tümörü saptamak için kullanılan CA-125 testi bulunur.

Akış sitometrisi 

Akış sitometrisi, sıvı içinde süspanse edilmiş hücreleri değerlendirir ve bir kan veya kemik iliği örneğinden lösemi veya lenfoma teşhisinde faydalıdır.

Biyopsi 

Biyopsi, mikroskop altında değerlendirme için vücuttan bir doku veya sıvı örneğinin alınmasıdır. İnce iğne aspirasyonu (FNA), çekirdek iğne biyopsisi, koni biyopsisi veya ameliyatla elde edilebilir.

Görüntüleme testleri 

Görüntüleme testleri, kanseri teşhis etmek için faydalanılan bir yöntemdir. Bu testler X-ışını, bilgisayarlı tomografi (CT) ve manyetik rezonans görüntülemeyi (MRI) içerebilir. Radyoaktif izleyicileri kullanan nükleer tıp görüntüleme, belirli kanser türlerini teşhis edebilirken, pozitron emisyon tomografisi ile tutarlı olarak metabolizmadaki değişiklikler saptanabilir.

Genomik test 

Genomik test bir tümörün kromozomal özelliklerini tanımlamaya yardımcı olabilir ve onkoloğun hastalığı neyin tetiklediğini anlamasına ve en uygun ilaç tedavilerini seçmesine yardımcı olabilir. Bu testlerin çoğu sadece kanseri teşhis etmek için kullanılmaz. Ayrıca kanser hastasının uygulanan tedaviye yanıtını ölçer.

KANSER TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Kanser tedavisi genellikle kanser hücrelerini öldürmek için uygulanan radyoterapi, kemoterapi, ilaçlar, cerrahi yöntemler, hormon tedavisi, immunoterapi ve yaşam tarzında yapılacak bazı değişiklikleri içerir.

Genel olarak kanser tedavisinde uygulanan yöntemler şunlardır:

  • Kemoterapi
  • Radyasyon tedavisi
  • Ameliyat
  • Hormon tedavisi
  • Biyolojik tepki değiştirici tedavi
  • Kanser için immünoterapi
  • Kanser için hedefe yönelik tedavi
  • Kemik iliği nakli

Uygulanan kanser tedavilerinin kişilerin üstünde meydana gelen yan etkileri ise anemi, mide bulantısı ve kusma, yorgunluk ve ağrı şeklindedir.

KANSERDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Kanser riskini azaltmak için genel olarak sigara-bırakılmalı, egzersiz yapılmalı, sağlıklı beslenilmeli, yoğun güneş ışınlarından kaçınmalı ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmalısınız.

Genel olarak kanser riskini azaltmak için yapılması gerekenler şöyledir:

  • Sigara ve alkol tüketimi bırakılmalı
  • Düzenli egzersiz yapılmalı
  • Sağlıklı ve dengeli beslenilmeli
  • Yoğun güneş ışınlarından kaçınılmalı
  • Sağlık kontrolleri aksatılmamalı
  • Uyku düzenine dikkat edilmeli
  • Stresten uzak durulmalı

Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Bu makalenin yazımında kullanılan kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.