Lösemi Nedir?
Lösemi en sade ifadesiyle kan kanseri olarak ifade edilebilir. Kemik iliğinde bulunan kök hücrelerin çeşitli sebeplerden dolayı gelişiminin duraklaması ve kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucu oluşan kan kanseri öncelikli olarak kemik iliğine ve daha sonra da tüm organlara yayılabilir.
Kemik iliği alyuvar, lenfositler gibi akyuvar ve platelet (trombositler) gibi kan hücrelerinin yapıldığı süngerimsi bir dokudur. Bu hücreler kemik iliğinde yapıldıktan sonra kana karışırlar. Beyaz kan hücreleri bağışıklık sisteminin en önemli parçalarından biridir. Bir yandan vücudu virüslerin ve bakteri, mantar veya parazit gibi yabancı mikroorganizmaların işgaline karşı korurken bir yandan da vücutta kanserleşme eğilimindeki hücreleri tespit ederek onların ortadan kaldırılmasını sağlarlar.
Kemik iliğinde üretilen diğer hücrelerin aksine beyaz kan hücreleri, lenf nodu, dalak ve timus gibi diğer çeşitli organlarda da üretilebilirler.
Tedavi edilmediğinde ciddi problemlere yol açan ve ilerleyici bir hastalık olan lösemi olgunlaşan akyuvarların kontrolsüz artışına bağlı olarak gelişirse daha yavaş bir seyir izler.
Olgunlaşmamış akyuvarların kontrolsüz üretimine bağlı olarak gelişen kemik iliği kanseri ise hızlı bir şekilde ilerler ve 1-2 ay içinde klinik bulgular oluşturabilir.
Lösemi Çeşitleri Nelerdir?
Hastalığın seyrine göre kan kanseri, akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılır. Hızlı seyreden ve kısa süre içerisinde klinik bulgu ve belirtiler veren lösemi çeşidi akut, yavaş ilerleyen ve uzun yıllar içinde gelişen lösemi çeşidi ise kronik lösemi olarak adlandırılır.
Akut lösemilerdeki kanser hücreleri kronik lösemilerdeki kanser hücrelerine göre daha az olgun, hızlı çoğalan ve kemik iliğini işlevsiz olarak hızla terk eden hücrelerdir. Bu fonksiyonsuz hücreler blast olarak isimlendirilir. Akut lösemilerde blast hücrelerinin hızlı çoğalması sonucu kemik iliğindeki diğer sağlıklı hücreler için gerekli yaşam alanlarını da işgal ederek belirtilerin kısa süre içerisinde meydana gelmesine neden olur.
Her iki çeşit lösemi türü de beyaz kan hücresinin çeşidine göre ikişer kola ayrılır. Beyaz kan hücresi myelosit ise myeloid lösemi, lenfosit ise lenfoblastik lösemi olarak nitelendirilir. Bu lösemi çeşitlerine ek olarak çok daha az görülen juvenil miyelomonositik lösemi, kronik miyelomonositik lösemi, myelodisplastik sendrom, myeloproliferatif hastalıklar ve tüylü hücre (hairy cell) lösemi gibi farklı lösemi çeşitleri de vardır.
Yetişkinlerde yaygın olarak akut miyeloid ve kronik lenfositik lösemi görülür. Çocuklarda lösemi genellikle miyeloid ve akut miyeloid lösemi (AML) olarak kendini gösterir. Akut lösemi, gelişimini tam olarak tamamlayamamış lökositlerle karakterize kemik iliği kanserini ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Lösemiler genel olarak 4 temel alt kategoride incelenir:
- Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL)
ALL, ilkel ve lenfoid kökenli beyaz kan hücrelerinin (blastlar) gelişimini tamamlamadan kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan kan kanseri türüdür. Çocuk lösemi hastalarının yaklaşık olarak %80’i bu grupta yer alır. Yetişkinler için ise bu oran %20 civarındadır. Bu tür lösemilerde 5 yıllık sağkalım oranları %68 olarak tanımlanır.
- Akut Myeloid Lösemi (AML)
Myelositik kökenli blastların kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan AML, özellikle 20’li yaşlarının başındaki gençlerde tespit edilen lösemilerin yaklaşık olarak yarısından sorumludur. Yetişkinlerde ise en sık tespit edilen akut lösemi türü AML’dir. Bu lenf kanseri türü için 5 yıllık sağkalım oranı %26 civarındadır.
- Kronik Lenfositik Lösemi (KLL)
Lenfoid kökenli beyaz kan hücrelerinin olgunlaşmasını tamamlamasının ardından kontrolsüz şekilde çoğalmaya başlaması KLL ile sonuçlanır. Bu hücreler fonksiyon göstermekten yoksun olup, KLL en sık olarak 60 ve 70 yaş arasındaki bireylerde ortaya çıkar. Bu lösemi türü için öngörülen 5 yıllık sağkalım oranı %83’tür.
- Kronik Myeloid Lösemi (KML)
Özellikle 25-60 yaş arasındaki bireyleri etkileyen kan kanseri türü olan KML, myeloid kökenli hücrelerin çoğalması sonrası meydana gelir. Bu lösemi türü için 5 yıllık sağkalım oranı ise %67’dir.
Lösemi Belirtileri Nelerdir?
Diğer kemik iliği hastalıkları belirtileri ile benzerlik gösteren löseminin en belirgin bulguları arasında kansızlığa bağlı olarak gelişen halsizlik, solgunluk, çabuk yorulma ve nefes darlığı bulunur.
Bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle ortaya çıkan enfeksiyonlar ve trombositlerin etkilenmesine bağlı olarak oluşan burun, diş ve diş eti kanamaları, cilt altında beklenmedik kanamalar, morarmalar ve cilt üzerinde toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı döküntüler (peteşiler) lösemi belirtileri arasında yer alır.
İştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri, tedavi ile kontrol altına alınamayan ateşli enfeksiyonlar, kemik ağrıları, boyun ve koltuk altı lenf bezlerinde büyüme, diş etlerinde ve karında şişlikler ise özellikle akut lösemi belirtileri arasında kabul edilen bulguları oluştururlar.
- Çocuklarda Lösemi Belirtileri
Çocukluk çağında görülen kanser türlerinin yaklaşık %30’unu oluşturan lösemi, genellikle 2-5 yaş ve 5-10 yaş arası çocuklarda daha yaygın olarak görülür. Yeni doğan bebekler yaşamının ilk 6 – 8 ayında anne sütünden aldıkları bağışıklık desteğini kullanıp, bu dönemden sonra 2 yaşına kadar kendi bağışıklık sistemini düzenlerler. Bu dönemde geçirecekleri viral enfeksiyonlar lösemi kanserini tetikleyebilir.
Bu yaşlarda oluşan raşitizm ve bu hastalığa bağlı olarak gelişen D vitamini eksikliği kan kanseri oluşumunu destekleyici rol oynar. Bu nedenle çocukları uygun hava koşullarında ve doktorunun önerdiği saatlerde güneşe çıkarılması oldukça önemlidir.
Çocuklarda yaygın olarak görülen lösemi belirtileri:
- Solgun bir cilt rengi
- İştahsızlık ve buna bağlı olarak gelişen hızlı kilo kaybı
- Uzun süren ateşli enfeksiyonlar
- Vücutta morluklar ya da bezeler oluşması
- Karında şişlik
- Eklem Ağrıları
Lösemi hastalığının seyri sırasında kemik iliği dışında diğer doku ve organların tutulması sonucunda da bir takım belirtiler meydana gelebilir. Örnek olarak merkezi sinir sistemine kanserin metastaz yapması (sıçraması) sonrasında baş ağrısı, bulantı, kusma ve nöbet gibi çeşitli belirtiler oluşabilir.
Lösemi, merkezi sinir sistemi dışında akciğerler, sindirim kanalı, kalp, böbrek ve testislere de yayılım göstererek bu bölgelere has şikayetlere neden olabilir.
Lösemi Neden olur, Risk Faktörleri Nelerdir?
Lösemi, tanı alan kanser hastalıklarının sıklığı sıralamasında 15. sırada yer alan kötü huylu hastalıktır. Kansere bağlı ölümlerde ise 11. sıradadır. Erkeklerde kadınlara göre 1,5 kat daha sık görülür ve lösemi erkek hastalarda daha ölümcül seyretme eğilimindedir. Lösemi türüne göre oluşum nedeni ve risk faktörleri değişkenlik gösterebilir.
Akut Lenfoblastik Lösemi için Risk Faktörleri
ALL, altta yatan nedeni kesin olarak ortaya konulamamış bir lösemi türüdür. Nükleer patlama bölgelerine yakın alanlarda yaşayan kişilerde oluşan yüksek radyasyon nedeniyle ALL türü lösemiye bir yatkınlık söz konusudur. Radyasyona maruziyet konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli grup anne adaylarıdır.
Sigara dumanı içerisinde bulunan benzen gibi kimyasal maddeler ve kanser tedavisinde kullanılan çeşitli kemoterapi ilaçları da ALL türü lösemi gelişimi ile ilişkili durumlar arasında değerlendirilir.
HTLV-1 ve EBV virüsleri ile enfekte olan kişilerde ALL gelişme riskinde bir artış söz konusudur. Enfeksiyon hastalıkları dışında Down sendromu, klinefelter sendromu, fanconi anemisi ve nörofibromatozis gibi rahatsızlıklara sahip kişilerde de ALL görülme riski artmıştır.
Akut Myeloid Lösemi için Risk Faktörleri
AML, kemik iliğinde bulunan kök hücrelerin gelişme ve bölünme ile ilgili DNA kısımlarındaki mutasyonlar ve anormallikler sonucunda meydana gelen lösemi türüdür. Bir kişide AML ortaya çıkma ihtimali yaşla birlikte artış gösterir. AML için ortalama tanı yaşı 68’dir. Erkeklerde daha sık olarak tespit edilen AML için sigara dumanına maruziyet, myelodisplastik sendrom ve down sendromu gibi rahatsızlıklar birer risk faktörü olarak kabul edilir.
Kronik Lenfositik Lösemi için Risk Faktörleri
Günümüzde henüz KLL gelişiminin altta yatan kesin nedeni ortaya konulabilmiş değildir ancak 50 yaşın üzerinde olmak, erkek cinsiyet, savaşlarda kullanılan kimyasal ajanlara maruziyet ve ailede bu hastalığa yakalanmış başka bireylerin varlığı KLL gelişimi için birer risk faktörü olarak değerlendirilir.
Kronik Myeloid Lösemi için Risk Faktörleri
KML, genetik mutasyonlar sonucu oluşan lösemi türüdür ancak bu mutasyonları neyin ya da nelerin tetiklediği henüz tam olarak anlaşılmış değildir. Bu genetik mutasyonlar bireyin hayatında sonradan oluşan anormalliklerdir. Kişi bu hastalık ile ilişkili genleri ebeveynlerinden almaz.
İnsanlarda toplam 23 çift kromozom mevcuttur. 22 ve 9 numaralı kromozomlar arasında meydana gelen parça değişimleri ile 22 numaralı kromozom normalden kısa, 9 numaralı kromozom ise normalden uzun hale gelir.
Mutasyona uğramış 22 numaralı kromozom Philadelphia kromozomu olarak isimlendirilir ve KML hastalarının %90’ında tespit edilebilir. Philadelphia kromozomu üzerindeki BCR-ABL geni kan hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğalmasını tetikleyerek KML gelişimine neden olur.
Lösemi Tanısı Nasıldır?
Lösemi tanısına yönelik olarak istenilecek tetkikler ve yapılacak uygulamalar çok sayıda ve oldukça zaman alıcıdır. Birçok test kullanılmasındaki amaç hastalığın türünün ve evresinin tam olarak ortaya konmasını sağlamaktır.
Hekim tarafından gerçekleştirilen fizik muayene sırasında anemiye bağlı olarak oluşmuş soluk görünüm, büyümüş lenf nodları, dalak ve karaciğer büyümesi gibi lösemiye işaret eden belirtilerin varlığı incelenir.
Tam kan sayımı, metabolik ve biyokimyasal değerler, karaciğer fonksiyon testleri ve hastanın pıhtılaşma ile ilgili değerleri lösemi tanısında faydalı tetkikler arasında yer alır. Bu testlere ek olarak periferik kan yayması ve kemik iliği örneğinin incelenmesi lösemi için tanısal değere sahip önemli uygulamalardır.
Akut lösemi tanısı için kemik iliği aspirasyon biyopsisi gerekli ve önemli bir testtir. Kronik lösemilerde ise periferik kan değerlendirilmesi genellikle yeterli kabul edilir ve bu kişilerde ileri biyopsi girişimlerine gerek duyulmayabilir. KML hastalığında genetik tanı yöntemleri kullanılarak BCR-ABL geni tespit edilebilir.
Kemik iliği testi genellikle hastanın kalça kemiğinden gerçekleştirilir. Uzun bir iğne vasıtası ile bu kemikten alınan kemik iliği örneği laboratuvara gönderilerek kanser hücrelerinin varlığı değerlendirilir.
Lösemi Tedavisi Nasıldır?
Löseminin tedavi edilebilmesi için öncelikli olarak türünün belirlenmesi gerekir. Basit bir tam kan sayımı ile kanda kanser belirtileri saptanır. Kanda blast adı verilen kanser hücrelerinin artışına bağlı olarak lösemi tanısı konur.
Kemik iliğinden alınan biyopsi ise kemik iliğinin kanser hücreleri ile tutulup tutulmadığını gösterir. Tedavide önemli olan nokta ise löseminin alt türünün belirlenmesidir. Löseminin alt tiplerine göre tedavi yöntemi değişiklik gösterir.
Lösemi tedavisinde ilk akla gelen yöntem kemoterapidir. Kemoterapi ilaçları, lösemiye neden olan kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlayan kimyasal ilaçlardır. Lösemi çeşidine göre kemoterapide kullanılacak ilaçların türü, dozu ve uygulama yolu da değişiklik gösterir.
Radyoterapi (ışın tedavisi), yüksek enerjili ışınlar kullanılarak lösemi hücrelerini harabiyete uğratır ve büyümelerini engeller. Radyasyon tedavisi vücudun sadece bir bölümüne veya tamamına uygulanabilir. Radyoterapi aynı zamanda kök hücre nakline hazırlık aşamasında da başvurulan bir yöntemdir.
Biyolojik ajanlar ve immünoterapi ilaçlarının bu hastalarda kullanılması ile kişilerin kendi bağışıklık sistemlerinin kanser hücrelerini tanımasını sağlamak amaçlanır. Kötü huylu hücreleri bu ilaçlar sayesinde daha sık olarak tespit eden savunma hücreleri, kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlar.
Genel olarak kabul gördüğü şekilde lösemi hastalarında en etkili tedavi yöntemlerinin başında kemik iliği nakli gelir. Kök hücre nakli olarak bulunan bu yöntemde hastanın kendi sağlıklı iliği veya doku uyumu sağlayan kardeş, yakın akraba ya da bağışçılardan ilik nakli yapılabilir.
Kemik iliği naklinin amacı kişideki hastalıklı kemik iliğinin sağlıklı kemik iliği ile değiştirilmesidir. Bu işlem öncesinde hastaya yüksek dozda kemoterapi ve radyoterapi verilerek hastalıklı kemik iliğinin tamamen ortadan kaldırılması sağlanır. Daha sonrasında hastaya kan yapıcı kök hücrelerin infüzyonu yapılır ve sağlıklı kemik iliğinin yeniden oluşturulması amaçlanır.
Kemik iliği nakli büyük medikal prosedürlerden biri kabul edilir ve ilik nakli yapılacak kişide ani kan basıncı düşmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, ağrı, nefes darlığı,ateş ve üşüme titreme gibi yan etkilere neden olabilir. Bu belirtiler dışında daha ciddi seyirli kemik iliği nakli yan etkileri de mevcuttur. Bu ciddi yan etkilerin ortaya çıkmasında kişinin yaşı, genel sağlık durumu, tedaviyi hangi hastalığa bağlı olarak aldığı ve transplantasyonun türüne göre değişkenlik gösterir.
GVHD (donörün alıcıya karşı hastalık oluşturması), vericinin kan hücrelerinin alıcının vücudundaki hücrelere karşı mücadeleye girişmesini tanımlayan önemli bir sağlık durumudur. GVHD dışında, nakil reddi ve iç organ hasarı veya kanamalar da nakil sonrası oluşabilecek ciddi yan etkiler arasında yer alır.
Lösemi için yapılacak tedavi planlamasını hematoloji onkoloji uzmanı hekimler tarafından gerçekleştirilir. Bir onkoloji hastanesi seçilip tedavinin planlanması hem löseminin tipini hem de hastaya özgü faktörlere göre değişkenlik gösterebilir.
Kemoterapi tedavisi sırasında özellikle akut lösemi hastalarında bu ilaçlara ek olarak destek tedavisinin verilmesi oldukça önemli bir konudur. Kemoterapi ilaçları ile hastanın normal kan hücrelerinin de etkilenmesi sonucu bulaşıcı hastalıklara, kanamalara ve anemiye karşı yatkınlığı arttırıcı etki gösterir. Bu nedenle hastaya kemoterapi tedavisine ek olarak antibiyotik ilaçlar ve gerekirse kan transfüzyonu ve diğer kan ürünlerinin nakli de gerçekleştirilebilir.
Antibiyotiklere ek olarak, mantar tedavisi, bulantı önleyici antiemetik etkili ilaçlar da hastaya gerekli durumlarda hekimler tarafından reçetelendirilebilen ilaçlar arasında yer alır.
KML hastalarında imatinib etken maddeli tirozin kinaz inhibitörü ilaçlar, mutasyona uğramış gen ve ürünlerine karşı etki göstererek devrim niteliğinde bir tedavi planının doğmasını sağlamıştır. Bu ilaçların bir diğer önemli özelliği de kemoterapi ilaçlarına göre daha az yan etkiye sahip olmalarıdır.
Akut ve kronik lösemiler birçok türde kan hastalığını bünyesinde barındıran karmaşık tanı ve tedavi aşamalarına sahip rahatsızlıklardır. Tanı ne kadar erken gerçekleştirilirse tedavinin etkinliğinin de o kadar yüksek olması sebebiyle bu rahatsızlıklar konusunda bilinçlenmek önem arz eder. Her ne kadar yıllar ilerledikçe yeni tanı ve tedavi yöntemleri ışığında ölüm oranlarında azalma ve sağkalım oranlarında bir artış söz konusu olsa da lösemi hastalığı hayatı tehdit edici olması nedeniyle dikkat edilmesi gereken rahatsızlıkların başında gelir.
1975 yılında lösemili kişilerde 5 yıllık kanserden sağkalım oranı %30 civarındayken, günümüzde bu oran %60’ın üzerine çıkmıştır. Bunun en büyük sebebi farkındalık ve erken tanıdır. Bu nedenle kendinizde ve çevrenizdeki kişilerde lösemiye ait belirtilere rastlarsanız en yakın sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden yardım almayı ihmal etmemeniz önerilir.
Bu makalenin yazımında kullanılan kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.
Kanser hastalığı hakkındaki diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.